budala sonrası "epeydir tadım tuzum yok belki bir murakami romanı keyfimi yerine getirir" diyerekten "after dark" adlı kitabını aldım. aslında en yeni kitabını merak ediyorum ama daha ingilizce'ye bile çevrilmedi, aslında sırf murakami'yi kendi dilinden okumak için japonca öğrenmeye değer bence ama nerde bende o heves, azim vs. bi de ben öğrenene kadar adamın kitapları bırakın türkçe'yi dünyanın geri kalan bütün dillerine çevrilir de ben hala japon alfabesini öğrenme safhasında kalmış olurum. şimdi bunu yazınca sis'in yazarı Don Miguel de Unamuno aklıma geldi, adam Kierkegaard'ın bir makalesini, hakkını vererek okuyabilmek için 60 yaşından sonra Danca öğrenmeye başlamış. peeh!
neyse ne diyordum, bi heves aldım ben bu after dark'ı, aa baktım ince bi şey! üç günde biter yahu bu dedim, nitekim öyle de oldu. yine klasik murakami işte, gecenin bi vakti, bir kafede oturup kalın bir kitap okuyan esrarengiz kız, onunla gevezelik etmeye hevesli bi müzisyen çocuk, arada karanlık rüyamsı bitakım sahneler, illa ki müzikle ilgili göndermeler vs. e daha ne istiyorsun diyebilirsiniz ama yok kesmedi bu sefer. bi de adamın formülünü çözdüm sanırım, yani otur bi murakami romanı yaz deseler yazarım gibi gelmeye başladı. ehem ukalaca oldu tabiy biraz ama niyetim adamın yeteneğini küçümsemek diyil, adamın her kitabında illa ki aynı temalar oluyor onu diyorum. tek tük müşterisi olan jazz bar'lar, gizemli kadınlar, kayıp adamlar. bu kitapta da benzeri şeyler var (ha değişmesi gerekir mi, onu da ayrıca tartışmak lazım). tokyo'da bi geceyarısından sabaha kadar geçen sürede yaşananları anlatıyor yazar, karakterlerden biri olarak değil de onları gözlemleyen kişi dili kullanmış. o da sevimsiz geldi sanırım. "şimdi eri'yi görüyoruz, odasında uyuyor, şimdi oteldeyiz bıdı bıdı.."
kitap için şöyle demiş biri "eğer Before Sunrise filmini david lynch çekseydi, bu kitap gibi bi şey ortaya çıkardı." doğru tespit, bir before sunrise (hani şu viyana'da bir günlük aşk yaşayan çifti anlatan şahane film) havası var gerçekten ama karanlık bi yandan.
özetle, kötü diyil ama çok iyi de bulmadım ne yalan söyliyim. şimdi aşağıdaki kitaba başlıycam, müstear isimle yazılmış, bakalım kim olduğu üslubundan anlaşılıyor mu? (son dönem türk edebiyatına çok hakimim ya, şak diye anlarım ehehe) matrak bir konusu ve kapağı var, belki bi nebze neşelendirir beni..
Kadın Düşkünü : Memleket Romanı / Kemal Safa Güntekin
Zırık Hasan’ın oğlu Bayram, güçlü kuvvetli, erkek güzeli bir adam. Bir zaafı var: Kadınlar. Onlara dayanamıyor. Askere bile orada kadınsız duramayacağını düşünerek gitmek istemiyor. Bu yüzden de başına olmadık işler açıyor. Kozlu’dan, Muallim Fikret Bey’in yardımıyla kaçıyor, Germencik’te bir toprak sahibinin kâhyalığını yapan Kamil’in yanına gidiyor, orada değişik bir adla yaşamaya başlıyor. Fakat Kamil’in bir kızı var: Cavidan. Toprak sahibininse üç kızı: Vecihe, İsmet ve Nermin. Bunlara Ayşe ve Gülfidan’ı da eklemek gerek.
Demokrat Parti iktidarının ilk yılları... Kozlu’dan Germencik’e uzanan bir memleket panoraması... Rus romanlarının kır evlerini çağrıştıran bir çiftlik. Yüksek tabakadan mağrur kadınlar, müstehzi ve münekkit gözler. Taşra kurnazlığı, fikri mukaddes türküleri, hutbeleşmek için kalabalığa ihtiyaç duyan ahlak bekçileri. Hercai gönüllü Bayram, dünyayı anlamaya çalışan Cumhur, Allah’ı kandıran Kör İhsan, para kokan adamlar, her daim cinsellik konuşan insancıklar...
Kadın Düşkünü, Cumhuriyet dönemi boyunca yazılmış bütün romanların sesiyle konuşan, ama onlar gibi söylemeyen bir roman... Kadın Düşkünü, bir milli roman parodisi... Muhalif bir kahkaha prelüdü... Bir yazı eğlencesi... (Arka kapak)
7 yorum:
Japoncayı dert etme, Japonlar bile öğrenemeden ölüyorlar:)
dogru dedin aslı, ben ne üzüleyim, japonlar düşünsün :)
ben de sevemedim after dark'ı neolitik hanımcığım. zaten eleştirmenler de 3.5 yıldız filan vermişler. son kitabı ben de çok merak ediyorum, hadi bakalım.
bu arada, kimmiş senin pehlivan, bulabildin mi?
iyi tatiller, sevgiler.
gülçin,
bulamadım pehlivanı, bu aralar taraf'ta köşe de yazan biri sandım ama sonra blogunda baktım, hiçbir gastede yazmiyorum diyor (gerci o da bi numara olabilir) ama içerden istihbarat almayı düşünüyorum. öğrenirsem "son dakika gelişmesi olarak duyururum :)
sevgiler
var mı bir gelişme neocuğum? ben mehmet murat somer'den şüpheleniyorum da.
ben öğrendim, sonra da unuttum :) ama mehmet murat somer diyil, bu kemal safa gültekin'in daha siyasi bir duruşu var. ben hatirliyim sana ayrıca yazayım. yazar madem müstear kalmak istiyor, açık etmeyelim.
hahay, çok heyecanlı! bekliyorum. unutma beni!
Yorum Gönder