hayat sana güzel!


- bir gazoz reklamında duydum bu şarkıyı, "hayat aslında hepimize boktan, bi sana güzel" gibi gelmiyor mu kulağa? bana söylense bozulurum valla :)

- fotoğraf ünlü marilyn monroe filmi "bazıları sıcak sever"in setinden. daha önce yayınlanmamış 11 fotoğraf bulunmuş böyle, açık artırmayla satılacakmış. ne güzel kadınmış şu marilyn, kime bakıyormuş acaba öyle çapkın gibi? tony curtis herhalde?

diğer fotoğraflara da bakmak isterseniz: The Times Fotoğraf Galerisi

- füruzan'ın kuşatma'sı bitmek üzere, sonra da moby dick okuyayım diyorum, has edebiyat günlerine devam.

- kapanan roll dergisi ekibi yeni dergi cıkarmıs, "bir artı bir" diye. gazete falan okumayınca geç haberim oldu, tünel'deki gazete bayiinde bulamadım, d&r'larda var mıdır acaba?

- eti'nin gofredo diye tek lokmalık, üstü fındıklı çıtır gofretleri çıkmış, çok tehlikeli! bi paket nasıl bitiyor anlamıyorsunuz bile!

- hafta sonu toplantı vardı, film falan izleyemedim hiç. anca diziler işte, lost, house vs. lost'tan soğudum bu sezon ama başladık bi kere bitircez mecburen. dizilerin sezonlar bitince onları da bırakıyım diyorum, gazete yok, dizi yok, sadece kitaplardan, filmlerden bahseden bi insan olucam sanırım. iyi mi bilemedim.

8 yorum:

endiseliperi dedi ki...

neocum,
neden bahsedersen bahset çok seviyorum yazılarını. ama özellikle gezi ve yeme içme yazılarını:)

merilyn monroe ne hoş hatun gerçekten. bir tek onu görünce sarışın olmadığıma hayıflanıyorum. biraz iri mi dersin, kilo almış sanki bu filmde, ha? film ne komikti. son karede bir diyalog vardı. tony curtis'in kadın kılığına girmiş arkadaşına bir yaşlı adam aşık olmuştu da, arabada gidiyorlar hani. arkadaşı diyor ki, "ama ben erkeğim," yaşlı adam da "sorun değil" mi diyordu " "büyük bir sorund eğil" mi diyordu?... çok komikti. ah film olsa da izlesek keşke yine. arçil'e diyeyimd eindirsin bana.

moby dick'i ben d eokumalıyım ama hiç canım istemiyor onu okumayı şimdi. yine erteliyorum.

aa ben bir yerde okudum bu 1+1 dergsini... biri yine bahsetmişti sanki. ben de alayım dergiyi.

ülker'in 9 kat tat gofretinin üstüne gofret tanımam. ama deneyeyim. bu gofretlerin içindeki krema öyle çok kanserojen isriyormuş ki... kaymaklı bisküiler de. ne fena.

lost'u ben gemide geçen bölümde bıraktım. kimbilir neler oldu. bilgisayara indirip öyle mi izliyorsun?

hmmm... iyidir neo. ne yapsan iyidir.

sevgiler.

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Neocum,
"1+1"i Caddebostan'daki Gergedan kitapçısında gördüm. Alayım mı, sana?
:)

hafif abi dedi ki...

http://loverisloser.wordpress.com/2010/03/21/ninelerim-vic-bi-de-patricia/

dr'larda vardı neolitik hanımcığım...

neo dedi ki...

periciğim,

ne güzel seni burda görmek :)

evet evet, bu filmde kilolu biraz m.m. ben filmi hayal meyal hatırlıyorum ama fotoğraflar çok hoşuma gitti, ben de bulayım bi yerlerden. sen de demişsin ya, bahar gelmeyecek, ben de bu sabah bu fikre ikna olmuş bir şekilde ofise gittim yağmurun altında :( yağmurlu bir pazar sabahı izlemek için ideal bir film sanki...

az önce yine gofredoları mideye indirdim, nefis açık çay eşliğinde, bir dene bak, sen de seveceksin. çok sık yemiyorum aslında, bu ara havalar da kötü, işler çok, ingilizlerin ifadesiyle benimki "comfort eating". bahar gelsin, işler hafiflesin, kapatırım abur cubur faslını.

lost'ta bi yandan çok şeyler oldu, bi yandan da hala bir sürü sorunun cevabı verilmedi, bir sürü şey unutuldu sanki. o yüzden soğudum biraz. evet, bilgisayara indiriyorum, aslında digiturk de yayınlıyor neredeyse ABD'yle eş zamanlı olarak. o gemide geçen bölümler daha güzeldi valla :)

peri, passive apathetic'e mektup yazmışsın ya, genç kızlar kitabından bahsederek, ona "ben de ben de" diye bir şeyler yazayım istedim ama sonra başkasına yazılmış mektuba yorum yazmak tuhaf geldi :) neyse, o kitap beni de çok etkilemişti. hala bir sürü şey hatırlıyorum kitaptan hindley bell mesela, ne duygusal hassas bir tipti, mariane'nın güzelliği anlatılırdı uzun uzun. kitaptan yapılmış bir türk filmi olduğunu biliyor muydun? en genç halleriyle hülya koçyiğit, fatma girik falan var, gabriel de ediz hun sanırım. onu da bulsak bi yerlerden...

neo dedi ki...

ekmekçi kız,

aa o güzel kitapçı değil mi gergedan? yıllar önce inci küpeli kız'ı ordan almıştım, sonra hiç yolum düşmedi.

bir+bir'i bu akşam kadıköy'deki bir bayide buldum :) bulamasaydım senden rica ederdim, kafaya takmıştım çünkü :)

neo dedi ki...

hafif abi,

tabii ya o yazıda da gördüm dergiyi, unutmuşum.

bu akşam aldım, şöyle bir bakabildim dergiye ama roll'un boşluğunu doldurur diyorum.

yazıda bahsettiğiniz anadolu'nun kayıp şarkıları'nı da geçen yıl festivalde, binbir zorlukla bilet bulup izlemiştim, çok etkileyiciydi. bu arada beğenilerine güvendiğim bir arkadaşım "yüreğine sor" filmini şiddetle tavsiye etti, onu da merak ediyorum.

metin dedi ki...

"yüreğine sor" demişsiniz ya, buyurun dinleyin efenim:

http://loverisloser.wordpress.com/2010/03/22/rengin-soysal-cepheden-bildiriyor/

neo dedi ki...

pek güzelmiş efenim, yazı da müzik de...