BERKHAMSTED ŞEMSİYELERİ
Belli bir anlamları olmalı
sahipleri hakkında bir şey söylemeliler ya da;
küçük bir kızın elindeki eflatun rengi,
bir çubuğu kırık olan örneğin,
ya da genç bir çiftin altına sığındıkları,
küçük bir çadır büyüklüğündeki, metro haritalı.
Orta yaşlı bir kadındaysa
üstünde "Grauer Hotel - Bern" yazan
ve işlevinin kestirilmesi güç
bir cep olan, tarçın rengi bir tane var.
İncelip başkalaşmalarının örnekleri yok mu?
Renoir'in o resmi, Demy'nin filminde
Cherbourg sokaklarını dolduranlar,
Hitchcock'un unutulmaz sahnesi;
Lawrence yarasalara benzetmişti onları:
Hayır, yarasaları onlara benzetmişti...
Ama fayda etmiyor bütün bunları düşünmek;
öğleden sonra süpermarketin kapısında durmuş,
birden bastıran yağmurun geçmesini beklerken,
düzen, anlam ve güzellik ulaşılamayacak kadar
uzaktalar sanki ve her şey kalıyor olduğu gibi:
Sonunda havanın değişmesinden umudu kesiyor
ve kendiminkini açıp yola koyuluyorum
başımın üstünde meydan okurcasına çırpınan
yuvarlak, siyah bez parçasıyla.
Şavkar Altınel / Donuk Işıklar - Adam Yayınları
*başlıktan havadan şikayet ettiğim manası çıkmasın, iyi böyle.
berkhamsted de şöyle bi yermiş:
3 yorum:
hava değişti, zaten şavkar altınel'i de benden başka seven yok sanırım. yeni bi şeyler girmeli sayfaya.
Neocum ben de tam resme bakıyordum, niye biliyormusun The Third Level diye bir öykü okumuştum da çok sevmiştim, işte bu resim o öyküyü hatırlattı bana, çok sevdim.
Bir de şu anda okuduğum kitaba başladığımda senin de seveceğini düşündüm, bilmem okudun mu, The Shadow Of The Wind-Carlos Ruiz Zafón.
İyi geceler : )
serpilciğim,
bahsettiğin kitabın türkçe çevirisini okumuştum hüzünlüydü epey.. rüzgarın gölgesi, adam yayınlarıydı galiba. umutsuz bir aşk hikayesiydi. güzeldi diye hatırlıyorum.
iyi geceler :)
Yorum Gönder