asri


mezarlıkları seviyorum. eskiden beri. bizimkiler "kabristan" der. her bayram olmasa da bazı bayramlarda anneanne ve babaanneyi ziyarete gideriz, asri mezarlık'talar. 90'lı yıllarda açıldı, eski bir mezarlıktan nakiller yapıldı önce, sonra o mezarlığı park yaptılar, ağaçlar, bir kameriye, çok derli toplu bi yer ama hep tenha. eskiden mezarlık olduğu bilindiğinden midir bilmem ama pek gideni yok. bir sonraki eskişehir ziyaretimde kitabımı alıp giderim belki.

neyse, mezarlık diyordum, bayramın üçüncü günü gittik. babam bu sefer doğru hatırladı, önce anneanneminkini bulduk, üzerindeki otları temizledik, kardeşim yakındaki çeşmeden su doldurup getirdi, eylül güneşiyle ısınan topraktan çıkan koku yeni yeni boy atan servilerin tozlu kokusuna karıştı. 33 doğumluymuş anneannem, unutmuşum. masmavi hatta biraz çiğ bir gökyüzü, rüzgar, hüzünlü bir tonda okunan Kuran (bütün mezarlıktan duyuluyor, iyi düşünülmüş)...

anneannem geldiğimizden haberdar oluyor mudur? bi işaret arıyorum etrafa bakıp, bi kuş havalansa, bi kelebek geçse? 
mezarlık ada ada bölümlenmiş, ufka bakınca tepeler boyunca uçsuz bucaksız görünüyor. babaanneminki de biraz aşağıdaki ada'da. onun toprağına da biraz su, dua, eski bayramlardan hatıra geliveren bir kaç anı. babamın birlikte balığa gittiği, geçenlerde ölen arkadaşını soruyorum, o da bu mezarlıkta mı? evet, ama ilerdeki tepelerdeymiş. asri mezarlık, balığa giderken kullandıkları yolun kenarında. mezarlığın yanından geçerken "kumandan şu tepelerden bi yer kapsak, hiç olmazsa balığa gidenleri görürdük" diyip gülermiş. kısmet olmuş işte, yola bakıyormuş yattığı yer. 

 geri dönüş yolunda mezar taşlarını okuyorum. ne zaman doğmuş? uzun bir ömrü olmuş mu? kimisinde dörtlükler var, geride kalanların özlemleri, kederleri. kimisinde de dua talebi, "bugün bana yarın sana"... çocukların olduğu ada'dan geçmek kalp sıkıştırıcı, ancak bir kelebeğin ömrü eder mezar taşındaki tarihler arasındaki zaman. 


 bizimkilere "hemen gitmesek, şu banklarda biraz daha otursak" demek geçiyor içimden. güneş yakıyor, rüzgar ürpertiyor, ne güzel, sessizlik.  

4 yorum:

müzi dedi ki...

hepsini değil de, bazı mezarlıkları severim ben de. bazıları başka bir huzurlu oluyor. çocukluğumdan beri eyüp'ü severim babaannem ve büyükbabamdan ötürü. ama anneannemi ziyaret için gittiğim rumelifeneri mezarlığı, bana tam da senin bu anlattıklarını hissettirir. orada çiçeklerle ağaçlarla mütevazi bir şekilde güzelleştirildiğini gördüğüm mezarlar üzer beni. hani sanki sevdiklerinin üzerlerine bir yorgan bir pike serer gibi ekilmiş çiçekler ağaçlar...

Leylak Dalı dedi ki...

Benzer duygular yaşadım annemi ziyarete gittiğim mezarlıkta. Tuhaf, insan bir yandan bir an önce kaçmak isterken bir yandan da huzur duyuyor.
Yine de geri dönüşsüz olarak mümkün olduğu kadar geç gitmekte fayda var...

Adsız dedi ki...

Neolitik Hanimcigim,

Nasilsiniz, iyi misiniz? Bana mail attiginiz bir adres vardi, onu hala kullaniyor musunuz? Kullanmiyorsaniz kullandiginiz bir adresinizi rica edebilir miyim?

Sevgiler.

neo dedi ki...

muzi,

ne zamandır yoktun, ne iyi ettin ses vermekle. istanbul'daki mezarlıklardan aşiyan'dakini biliyorum bir, yani içinden geçmiştim, ne güzel bi yerdir, boğaz'a nazı.

...

leylak dalı,

bende bir an önce kaçma duygusu olmuyor ama dediğin gibi geç gidilmesi en iyisi...

...

passive'ciğim,

iyiyim iyiyim, yoğunluktan yazamadım bir türlü. o adresi hala kullanıyorum, senin mail'i de gördüm dün.

sevgiler