yazıp yazmamayı çok düşündüm, sonra da yazmaya karar verdim, özel bir hatıra olarak kayıtlara geçti, beni çok da mutlu etti, kısa da olsa yazayım, bloğa da not düşeyim istedim. çok sevdiğim bir yazar adalet hanım, kitaplarıyla geç tanıştığım için de kendime çok kızdığım bir yazar. hem muhitinde çok okuyan biri olarak tanın, hem de hiç adalet ağaoğlu okumamış ol! ayıp neo!
neyse, bir arkadaşımın tez yazdığı dönemde sitayişle bahsettiği ölmeye yatmak”la başladım, üçlemenin diğer kitapları “bir düğün gecesi” ve “hayır”la devam ettim. çok sevdim, üslubunu, karakterlerin kendine dönük ironilerini, bize özgü mevzuların cesurca yazılmış olmalarını… bu hafta bir vesile ile kendisini ziyaret etme fırsatım oldu. iki yıl önce sahaftan bulduğum 1973 baskısı “ölmeye yatmak” ve pembe-kırmızı küçük bir anemon demeti ile kapısını çaldık. çiçekleri görünce “aa ne güzel, ne neşeli” deyince çok sevindim zira benim de aklıma gelen ilk kelime neşe olmuştu onları görünce. saatin huzur ve “her şey yolunda” duygusu veren tik-taklarının eşlik ettiği, edebiyattan gündemdeki mevzulara uzanan çok hoş bir iki saat geçirdik. kitabı görünce çok sevindi, ilk baskısıymış meğer, bu arada bize hediye etmek üzere “bir düğün gecesi”ni hazırlamış ama “onu okuduk” deyince, diğer kitaplardan seçmemizi istedi, ben de arsızlık edip iki kitabını (yaz sonu ve göç temizliği) seçtim :) hepsine de çok güzel, çok ince şeyler yazarak, yeşil bir kalemle imzaladı (yeşil kalemi seviyormuş). sohbet ederken edebiyat merakımdan söz etmiştim, kapıdan uğurlarken, “neo, okuma yolculuğuna yazarak da devam et, tamam mı?” deyince o kadar hoşuma gitti ki! “ay inşallah” deyip merdivenleri neşeyle indim. adalet hanımı birlikte ziyaret ettiğimiz arkadaşıma “ben artık bu gazla bir nehir roman yazmaya başlarım bu akşam” dedim ama nerde bende o motivasyon!
neo
the tembel bilogçu
10 yorum:
ne hoş olmuş, neo! ben eskiden okudum adalet hanım'ı (:ne hoş demişsin öyle. tanışmadan önce tüm yazarlar, kendileri sadece isimden ibaret bir hayalmiş gibi aramızdan çekerler. kendilerini varlıklarıyla duyuran yazarlara hoşnutsuzluğumuz, eskinin tanrı yazar imgesi nedeniyle sanırım.)
dilek ve fotoğraf için teşekkürler. ben de karşılık olarak hep istediğin o kitabı yazmanı dilerim.
sevgiler, öpücükler.
Ay sanki ben gitmişim gibi heyecanlandım okurken, çok severim Adalet Ağaoğlu'nu. En son anılarını okumuştum.
Sen de yaz artık, seni ziyarete gelirim, ne renk kalem getireyim imza için :))
neo, ben sende yeteneği görüyorum ama bir kendine güvensizlik var sanki tembellikten ziyade. terapi edelim sana :)
Evet, yaz lütfen.
Ülker
Şimdi hatırlamıyorum nerede okuduğumu ama bir blog olmalı, yine böyle bir tanışma öyküsüydü. Adalet Ağaoğlu'nun ne kadar duru ve nasıl içten olduğundan bahsediliyordu. Hiç kibirli değil, diyordu yazan kişi, aklımda kalmış. Konu, güzel yazar "Adalet" ise unutmam, çok severim ben onu. O, bu ülkenin başına gelen en güzel adalet, bilirsin:)
Şöyle yazmıştım eskiden; "neredeyse seksen yaşlarında! dink cinayeti davasını izlemeye giden adalet, ruhu üşüyen adalet, fikrimizin ince gülü adalet, ilginç bir ülkede sahilde dolaşırken, bir bankta kitap okurken ya da sadece denizi seyrederken sarhoş bir araba! yüzünden denize düşen adalet. sen bu ülkenin başına gelen, ne güzel şeysin!
dar zamanlar, seninle genişliyor."
Sağol hatırlattığın için ve tembel Neo yaz lütfen:)
Sevgiler.
neo yazınca güzel bir yazı okudum adalet ağaoğlu hakkında ama nerde diye de düşünmüştüm, justine. ve ra ra ra raaa sende okumuşum, çok güzel bir yazıydı gerçekten. bir de atilla'nın tomris uyar ile tanışma hikayesi var, belki okumuşsunuzdur. çok sever o tomris hanım'ı ve çok içli bir yazı yazmıştı onun ölüm günü hakkında.
neo bence de yazmalısın.
sevgiler herkese.
neocum ne guzel olmus bu tanisma. cok imrendim.
ve bi de evet, bence de yazmalisin :)
peri,
çok hoş oldu gerçekten. mütevazı, neşeli, çok tatlı biri adalet hanım :)
bir gün, adımın üzerinde yazdığı bir kitap olsun istiyorum evet, ama onu gerçekleştirmek için yapmak gerekenler gözümü korkutuyor, yeterince istesem harekete geçerdim diye düşünüyorum bir yandan.
benden de sevgiler, öpücükler.
...
serpil,
ben de heyecanlandım, kapıyı çaldıktan sonra kalbim küt küt attı ama sonra geçti gitti, tatlı tatlı konuştuk, güldük.
ya böyle sık sık yazmaktan bahsediyorum, "yaz, yaz" demeniz acayip hoşuma gidiyor ama harekete geçmekten epey uzak bir noktadayım sanki...
kalem mor olsun bu arada ;)
...
aslı hayvanı,
doğru diyosun, yani yetenek kısmından emin değilim, bu da beni tembelliğin güvenli kollarına atıyor.
güven konusunda terapi edin bana, evet :)
...
ülker,
dediğim gibi, var bi şey, tembellik, güvensizlik...
...
justine,
yaa ne güzel anlatmışsın adalet hanım'ı! dediğin gibi hiç kibirli değil, teşvik edici, şefkatli...
sevgiler
...
şuleciğim,
çok güzel oldu gerçekten. yazayım diy mi? :)
sevgiler.
Neocan,
Ben Adalet Hanım'a Londra'da belediye otobüsünde rastlamış, bir kaç durak yanyana seyahat etmiştim!
O zaman o kadar gençtim ve Adalet Hanım öyle popüler ve ünlüydü ki...
Nutkum tutulmuştu, konuşamamış, merhaba bile diyememiştim.
"Bu da böyle bir anım" oldu, işte! :)
Yazmaya gelince, biliyorsun diyeceğimi; tembellik etme, yaz!
;)
ne şanslı bir rastlaşma olmuş :)
yazayım inşallah. tembellik etmeyeyim evet :)
Yorum Gönder