...bu avukata samimi ve sıcak davranmak öyle her babayiğidin harcı değildi. Kadın şaklayıp tangırdıyordu. El çantasında şak diye açılıp kapanan ağır pirinçten yaylı bir kilit mandalı, her yanında takırdayan ağır bakır ve pirinç mücevherler, topukları yeri titreten cinsten ayakkabılar, üzerinde felaket çirkin bir Afrika maskı tasarımı bulunan gümüş bir yüzük, çatık kaşlar, sert bir ses: şakır şukur tangır tungur güm çat pat... Sonraki on saniyede Haber, yüzüğün de açığa vurduğu üzere, bütün bunların sahiden de bir maske olduğundan kuşkulandı: ürkekliğe delalet eden bir yığın ses ve öfke.
***
"Uyuyan insanlar çok uzaklarda bir yerlerdelermiş gibi duruyorlar", dedi kadın Orr'a bakmaya devam ederek. "Neredeler acaba?..." "İşte buradalar," dedi Haber ve EGG ekranına hafifçe vurdu. "Burnumuzun dibindeler, yalnız iletişime kapalılar. Uykunun insanlara tekinsiz gelen yanı da tam bu. O mutlak mahremiyet. Uyuyan kişi herkese sırt çevirmiştir.
Rüyanın Öte Yakası
not: fotoğraftaki kitapta sık sık adı geçen Mount Hood. kitap haftasonu biter diye tahmin ediyorum, zevkle okuyorum ama gördüm ki salt bilim-kurguyu o kadar sevmiyorum ben, fantastik yönü de olmalı. bkz. douglas adams. biraz takır tukur geliyor saf bilim-kurgu. haftasonu yine sapanca yolları gözüktü, hava yine soğuk diyolar, nabalım artık.
2 yorum:
neocum,
ursula le guin ve douglas adams karşılaştırması yapmak mantıklıysa ben de senin gibi douglas adams'a daha yakınım sanırım. bilim-kurguya genel olarak bir yakınlık duyamıyorum galiba. douglas adams'ın mizahı bilim-kurguyu affettiriyor benim için ama.
ikinci alıntıya bayıldım. dün bir film izlemiştim, tatlı bir film. (izlemek istersen şu:http://www.indirmedenfilmizle.net/eve-donus-garden-state-film-izle.html
4.alternatiften izledim ben.)orda kız, dalgınlaşan çocuğa, nerdesin, orda mısın, diye soruyordu, onu hatırladım okurken.
sapanca bakalım, bahara daha yakın mı, ne yedin, ne içtin, hangi oyunları oynadın, merakla bekliyorum:)
sevgiler.
pericim,
elma ve armut gibi alakasız bir karşılaştırma mı olmuş dersin le guin- adams? :) öyle de olsa derdimiz anlaşılmıştır herhalde bilim-kurguyla ilgili...
garden state'i izlemiştim, dediğin gibi tatlı bir filmdi. müziklerini de dinlemiştim bi süre.
sapanca'yı yazacağım. bahara yakın gibi, uzak gibi. güneş nazlıydı, pek yüzünü göstermedi ama gün boyunca toplaşıp kararan bulutları, rüzgarı, gök gürültüsünü kah kuzinenin başında pencereden, kah polarları giyip verandadan seyretmek çok dinlendiriciydi.
sevgiler.
Yorum Gönder