endişeli peri sayfasında şahane bir mim başlatmış (http://endiseliperi.blogspot.com/2009/06/mim.html), ben de hemen atladım. baktım çok uzun oldu, yorumlar yerine buraya koyayım dedim.
"murakami'ye ve kedilere bayılırım"
gecen yaz, -yok ondan önceki galiba- emirgan otobüsündeydim. "uykuda sevilen kızlar" kitabı vardı elimde, varlık yayınlarından, eski, küçük bir kitap. biraz ötede de bir grup genç -üniversiteliydiler diye tahmin ediyorum- bir elimle tutunuyor, bir elimle de ara sıra sarsılan otobüste kitabı okumaya çalışıyordum. gençlerden biri yaklaşıp, "kitaba bakabilir miyim" dedi, ben şaşırdım ama duraksamadan, "tabii" deyip verdim, aldı, birkaç sayfasını çevirdi, sonra da "neden bahsediyor, güzel mi" diye sordu, ben de "güzel" dedim, "yaşlı bir adamla genç bir kızın ilişkisini anlatıyor". "hmm" dedi, sonra da diyecek bi şey bulamadı, ben "ee" der gibi yüzüne bakınca, kitabı geri verip teşekkür ederek arkadaşlarının yanına döndü. üzerinde durmadım pek ama sonradan düşündüm, kitabın ismi gerçekten ilgisini çektiğinden mi geldi, sordu, yoksa arkadaslarıyla, "kitap okuyan kızla kim konuşcak eheh" diye bir bahis mi söz konusuydu, bilemedim.
bir de yıllar önce elimde murat belge'nin istanbul gezi rehberi varken, yaşlıca bir bey, "küçük hanım okuduğunuz kitaba bakabilir miyim" diye sormuş, sonra da "ahh nerde o eski istanbul!" konulu uzun bir monologa girişmişti :)
neyse uzatmayayım, peri de demiş ya dostoyevski seven biri kolay tanışmaya, konuşmaya teşne midir diye, ben de mesela tolstoy okuyan birini müthiş merak ederim ama "amanin klasiklerden birini okuyor, ciddi, mesafeli biri olmasın" diye düşünür, biraz çekinirim. anna karenina okuyorsa farklı tabiy, o zaman tutkulu ve gizemli biri olma potansiyeli yüksek diye geçebilir içimden, ama savaş ve barış ya da diriliş'i okuyorsa, koşarak uzaklaşırım dermişim :p
douglas adams'ın otostopçu'nun galaksi rehberi'ni okuyorsa kesin neşeli biridir, sarkastik ve de zeki olma ihtimali de yüksek diye düşünür, "marvin çok tatlı değil mi?" diye direkt mevzuya girme cesareti bile bulabilirim :)
polisiye okuyorsa (simenon olur, lawrence block olur, sue grafton olur -gerçi onu benden başka seven var mı bilemedim -) cesaretimi toplamam kolay olur. önümüzde saatler sürecek bir tren yolculuğu varsa mesela, kitabın kapağına gözümü dikip dikkatini çeker, "boşuna okumayın, katil uşak" kötü esprisiyle bir sohbet başlatıveririm, ha sürer mi onu bilmiyorum ehehe :)
murakami okuyan birini görürsem kesin telaşa kapılırım, elim ayağım birbirine dolanır. metroda gördüm diyelim, iyi yemek yapıp yapmadığını, ne tür müzik dinlediğini düşünmeye başlar, birkaç durak sonra ineceğini bilerek karalar bağlarım. oturduğum yerde, benden önce inerse, kapılar kapanmadan son anda inip, peşinden koştuğumu, "murakami'ye ve de kedilere bayılırım, saçma bi durum ama bunu söylemek istedim" deyip kaçtığımı, bu tuhaf olayın da murakami okuyan birinin hoşuna gideceğini düşünür, gülümserim.
off çok uzun yazdım, yerli yazarlara da sıra gelmedi, tanpınar, orhan pamuk, sadık yemni, sezgin kaymaz okuyanlar için de planlarım var idi. neyse :)
not: mim olayı pek sarmazdı beni ama bu süper bir fikirdi periciğim, çok yaşa sen :)
bir not daha: mim geleneği acemisi olarak topu birilerine atmam gerektiğini unutmusum, ben de buraya uğrayan herkes yazsın isterim ama özellikle simon'dan pek hoş kitap/tanışma hikayeleri çıkabilir diyorum, halid'e de atılabilir top ama kendisi aşırı cool bir insan, lütfedip yazar mı aceba? ;)
evet senden başka sue grafton seven biri var. BEN. kinsey millhone'un hastasıyım. uzun bir aradan sonra 'M is for Malice'ı buldum, çikolatasını yiyemeyen çocuk gibi okumaya kıyamıyorum. bu seride sebin favori kitabın hangisi?
YanıtlaSilNeocum,
YanıtlaSilTatilde "Yaban Koyununun İzinde"yi okudum. İki hafta sonra kitap klubünde konuşacağız.
(Elimdeki başka bir yazarın kitabı bitince de, geçen seneden beri bir türlü sıra gelmeyen "Zemberek Kuşu'nun Güncesi"ni okumaya niyetliyim.)
Bak bu kitap klubünde birlikte aynı süreç içinde aynı kitabı okumak ve sonra üzerinde konuşmak da, bir çeşit bu mimin konusu gibi bir şey mi?
Yok, tam değil.
Bizmkinde ortak bir irade var. Oysa, bir yerlerde rastlamak, hayatın sürprizleri gibi, sanki.
:))
ne neşeli bir yazı olmuş! çok teşekkürler neo.
YanıtlaSilsevgiler
figen,
YanıtlaSilpek sevindim yalnız olmadığıma, ben p'ye kadar geldi diye biliyordum seri ama du bakayım, yok, t'ye gelmiş. epeydir peşini bırakmıştım, oğlak yayınları çevirmeyi bırakınca, ingilizceleri de doğru dürüst takip etmeyince öyle oldu. şu ya da bu macera diye kalmadı aklımda, okuyalı da epey oldu ama bütün olarak severim kinsey millhone'u. hayatındaki rutin yaptığı şeyler, sabahın köründe kalkıp koşması, evde hep sandviç yemesi, fast food düşkünlüğü, ev sahibi yaşlı adamla muhabbeti, davet vs gibi durumlarda giydiği hep aynı siyah elbise, saçlarını da kendi kesiyordu diye hatırlıyorum. ben en son n'yi okudum, kalanını da almalı.
...
ekmekçi kız,
hoşgeldin, özlettin kendini valla :) zemberek kuşu'nu şiddetle öneriyorum, keşke aradan zaman gecse, kitabı unutsam, bi daha okusam.
kitap kulübü olayınızı da takdir ediyor ve de hafiften kıskanıyorum :)
...
gülçin,
çok teşekkür ederim :) fikir neşeli ve muzip gelince yazı da öyle oldu biraz.
sen yine yazmıyorsun bu ara?