ders: motor
konu: meme yapan bujiler


yıllarca direndim şu araba kullanma işini öğrenmemek için. ne bileyim, bi hevesim olmadı, lisedeki en yakın arkadaşım 18 yaşını doldurur doldurmaz kendini sürücü kursuna zor atmıştı, hatta direksiyon sınavına da birlikte gitmiştik (her yere birlikte gidiyorduk aslında, tipik iyi anlaşan ergenlerin yapışık kardeşliği işte :) istanbul'a yerleşince trafik gözümü korkuttu bi kere, yok dedim aman, hiç kalkışmayayım ben bu işe. fırtına bey'in ehliyeti vardı işte, eh yakın arkadaşların da var, gece bi yerlerden eve geç dönülünce bırakıyorlar sağolsunlar. sonra iki önceki yaz kalabalık olarak tatile çıktık, iki araba gidiliyordu, yol da uzun, iki şoförümüz var dönüşümlü kullanıyorlar ama ilk kez o zaman keşke ben de kullabilseydim dedim, daha az yorucu bir yolculuk olurdu. karar verdim, otomobilim olur olmaz, ama insanın ehliyeti olmalı hayatta. 

neyse uzatmayayım, kurs haftasonu başladı, trafik, ilkyardım bi şey değil de motor acayip göründü gözüme. kardeşim, sanayi mahallesinde tükkan açıp, rot balans ayarı, eksoz işine girmiycez ki, nedir bu kadar detay diye hafiften endişelendim kitabı görünce. ehliyeti olan arkadaşlara sordum, amaan korktuğun şeye bak, ezberliycen giricen işte diye rahatlattılar ama yok anlamadığı şeyi ezberlemeyi reddediyor benim bünye, lisede de aruz veznini "yok, öğrenmiycem ben bunu" diye kestirip atmıştım.


motor dersinden önce ilk yardımı anlatmam lazım, çok enteresan bir adam çıktı kendisi. dersin ilk 40 dakikasında şu minvalde geyikle geçirdi: almanya'da otoyollar şahane, istanbul'da insanlar gidererek yalnızlaşıyor, ben psikoloğum, bu derste yalnız ilk yardım sorusu değil her türlü özel sorununuzu sorabilirsiniz, insanların ruh sağlıkları bozuk, sabahları arabalarda sadece sürücüler oluyor, hep boş gidiyor arabalar yazık, almanya'da insanlar arabalarını sadece haftasonu kullanıyor, almanya çok güzel, size sınavda çıkacak soruları yazdırmayı düşünüyorum (kesin değil yani, düşünüyor daha!), bayanlar daha kolay depresyona giriyor..." bu noktada dönüp sınıftaki tek "bayan" olarak bana sormasın mı (bayan lafına acayip kılım, ha bi de başka bir kadından "hatun" diye bahseden kadınları anlamıyorum, neyse toplumsal cinsiyet meselesi başka bir yazıya artık): "öyle diyil mi, bayanlar daha kolay depresyona giriyor?" ben ters ters "efendim?" dedim, 40 dakka olmuş derse başlayamamışız, asabileşmişim tabiy hafiften. "dersi dinlemiyor musunuz?" demez mi? "yok" dedim "dinliyorum da, sorunuzun ilk yardım dersiyle olan ilgisini anlamadım." afallatıcı oldu ama nabayim, "ee ben böyle derse girizgah olsun diye sohbet ediyorum, herkes hoşlanmayabilir" dedi. daha da uzatmadım, ama etkili oldu cevabım ki, ders başladı.


öğleden sonra da karadenizli tiplerin olduğu tv dizilerinden fırlamış gibi görünen bir başka hocamız oldu. allah için iyi anlatıyordu, bir de ara ara anlattığı fıkralara kimse gülmüyor diye bozulmasaydı! 

motor dersi beklediğimden iyi geçti, bi kere görsel olarak destekliyordu hoca anlattıklarını, önümüzde ortadan ikiye kesilmiş bir motor olunca, bujidir, krank milidir, karbüratördür hepsini bi güzel öğrendim. yılların geyiği "buji meme yapmış" olayının da gizemi çözüldü iki dakkada :) bujinin tırnak tabir ettiğimiz iki ucu arasını, kurum vs birikip doldurunca buji ateşleme yapamaz hale geliyormuş, ona deniyormuş.

neolitik 
the şoför nebahat

7 yorum:

aslı hayvanı dedi ki...

tabii ööle sulugözlülükler, ota boka bozulmalar kadınların işi ya. çaktırmadan aşağılıyor aklınca kadınları depresyon mepresyon diye.

halbuki devamlı yattığı kadınlardan ve bunların sayısının çokluğundan filan bahseden (bunlar genelde gizli homoseksüel veya iktidarsızdır), arabalara ve motosikletlere aşırı düşkün, maçtan ve futboldan başka hiçbir şey düşünemeyen, dışardan baktığınızda son derece de neşeli görünen erkeklerin çocuğunun esasen depresyondan kırım kırım kırıldıklarından, hatta ciddi psikolojik sorunlardan muzdarip olduklarından habersizdir bu arkadaş. cahil haliyle de kadınları aşağılamaya kalkar böyle utanmadan. çok bıktım çok.

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Şöyle demişsiniz ya, caanım efendim;
"bayan lafına acayip kılım, ha bi de başka bir kadından "hatun" diye bahseden kadınları anlamıyorum, neyse toplumsal cinsiyet meselesi başka bir yazıya artık"...
Ben de aynen iştirak ediyorum bu görüşünüze.
Yani, kıl olmak kısmına diyorum.
Aynen, aynen!

neo dedi ki...

aslı h,

ya hakkaten, nedir bu melankolik hallerin kadınlara yakıştırılması? eyvallah oluyor öyle dönemlerimiz ama biz hiç olmazsa ifade ediyoruz, bir şeye aktarmanın yolunu buluyoruz, dediğin tipler için iyice beter bi durum. anlattığım hocanın dersine bi daha gitmeyi düşünmüyorum, sorulara baktım yaparım ben ilkyardımı, sonra da ilk fırsatta gider doğru dürüst, sertifika felan veren bir yerden ilk yardım kursu alırım, nedir yani!

***

ekmekçi kız,

bu "hatun lafını genelde kadınların olumsuz bir şekilde anıldığı hikayeleri anlatan erkeklerden duyuyorum, geçen gün yemekte yeni tanıştığım bir adam mesela, bir olay anlatıyor, olayı yaşayan bütün arkadaşlarının adını veriyor, kadınlardan da "iki de hatun vardı" diyerek bahsediyor! hayır o "hatun" dediği de arkadaşlarının arkadaşı falan, tümüyle ilgisiz tipler de değil (bir yerde oturup hep birlikte yemek yiyorlar çünkü) ama onların adını geçirmiyor, "iki hatun!". kendimi çok zor tuttum, pardon o kadınların bir adı yok muydu? dememek için.

neyse uzatmayayım, bayan, hatun kelimelerinin kullanımı azalarak bitsin! ha bi de tuvaleti değil de "lavaboyu" sormak, ota boka "keyifli" demek "ayvalıkta lokma yedik, çok keyifliydi" (lezzet demek istiyo herhalde!) de bitsin istiyorum!

neolitik
the kıllanan kadın!

aslı hayvanı dedi ki...

ben de deşarj olmuşum aniden :)

cinsiyet ayrımcılığı yapmadan erkek-kadın tüm cahil ahaliden bıkkınım esas. erkekler kendilerince güçsüzlüğü çağrıştıran her şeyi kadınlara yakıştırıyorlar senelerdir, hele ki bizim toplumda had safhada bu hırtlık. ancak şunu da kabul etmek gerekir ki, bazı kadınlar da bayıla bayıla alıyorlar bu rolü üzerlerine. ona daha da kılım esasen...

toplumsal cinsiyet meselesi konusunun işlenmesine ihtiyaç var sanırım gerçekten :)

neo dedi ki...

aslı h,

ha bak doğru diyosun, o rolü üzerine şıp diye alıp sonuna kadar sömüren kadınlar meselesini atlamamak lazım. toplumsal cinsiyet üzerine kafa yoran akademisyen arkadaşlar sağolsun beni de zehirlediler (!) deşilecek çok mevzu var, çok!

metin dedi ki...

"bayan, hatun kelimelerinin kullanımı azalarak bitsin! ha bi de tuvaleti değil de "lavaboyu" sormak, ota boka "keyifli" demek "ayvalıkta lokma yedik, çok keyifliydi" (lezzet demek istiyo herhalde!) de bitsin istiyorum!"

aynen efenim.

neo dedi ki...

ooo metin bey, nerelerdesiniz? özlettiniz. herşey yolundadır umarım?

aslında başka bir sürü gıcık olduğum(uz) şey var, bu seriye devam edebiliriz. şarja "şarz" demek, promosyona "pramasyon" depresyona deprasyon, yine ota boka "adına" demek. şu cümledeki gibi: "işlerin geç kalmaması "adına" sizi arıyorum" yahu nerden çıktı bu, mis gibi "için" diye bir kelimemiz yok muydu? hep ingilizceden apartma şeyler bunlar.