Terazinin hüznü


Eylül sonunda yaz elini eteğini çeker. Hayatta hafif bir dalgalanma olur. Havada sanki bir salınım vardır. Terazi hava burcudur. Hava serinler. Terazi üşütmekten korkup telaşla içeri girer. Terazi durduk yerde nezle olur. Terazi sıcaktan da aynı derecede çekinir. Soğuk ve sıcak teraziye terler döktürür. Ancak ılıman iklimlerde kendini iyi hisseder.

Simgeler gelip geçer. İşte Zodyak’ın yarısındayız; Koç’un tam karşısında. Koç işaretler çakıp dikkat çekmeye çalışır. Terazi görmezden gelir. Terazi durduk yerde hüzünlenir. Tedirgindir. Kaygılıdır. Terazinin çok ince kaygıları vardır; bu kaygılar ara sıra peşini hiç bırakmayan bir eğlence arzusuyla kesilir. Terazi kılı kırk yaran bir eczacıdır, sonsuz küçüklükte dozajlarla uğraşırken birdenbire karşı konulmaz bir dans etme isteğiyle dolar. Dans etme isteğiyle, tepinme isteğiyle değil. Terazi tepinmekten nefret eder.

Kaptırmışım kendimi; terazi hiçbir şeyden nefret etmez. Şöyle söyleyelim: Terazi tepinmekten hazzetmez.

Birbiriyle uyumsuz şeyler, cırtlak renkler ve çok yüksek sesler terazinin hoşuna gitmez. Bir tek ılımlı müzik aletlerinden zevk alır. Ses dengesindeki en ufak bir hata, terazi için stereo müzik dinlemenin bütün zevkini kaçırır.

...Terazi bir şeyden nefret edecek olsaydı, acıdan nefret ederdi. Acı çekmekten veya acı vermekten. Terazi acıların insanı değildir.

Terazi anlaşmazlıkları pek çekemez, ne aile içi, ne komşuyla, ne de uluslararası planda. Huzur ve barış ister. Aşırı vakalar (Gandhi), işi pasifizme kadar vardır. Normal olarak terazi herkesle iyi geçinmek isteyen, iyi niyetli birisidir.

Terazi diplomattır. Terazide adalet kavramı gelişmiştir (yoksa adalette mi terazi kavramı gelişmiştir?)

Terazi koçlardan, yengeçlerden, oğlaklardan çekinir (bu burçlar mevsimlerin öncüleridir, “ana” burçlardır) Diğer burçlardan da çekinir. Terazi kendinden çekinir. Karşı kefede kendisini dengeleyen bir ağırlığa ihtiyaç duyar. İşte bu yüzden her türlü beraberliğe, özellikle evliliğe büyük önem verir. …Terazi reddetmeyi bilmez. Tereddüt eder, uzlaşır, erteler ve imzalar. Evlenir evlenmez de tekrar sallantısına devam edebilmek için derhal kendisine bir aşık veya metres bulur.

Sallantı terazinin kanında vardır. Kimse de onun gibi dans edemez.

Terazinin sevilmeye ihtiyacı vardır. Hararetle çevresindekilerden takdir bekler. Neyse ki cazibe fukarası değildir. Cazibesi tartma melekesinden çok denge melekesinden ileri gelir (cazibe bir tartı aleti değil, denge aletidir).

Terazi genellikle tanımadığı insanlara çok sevimli davranır. Çoktandır baştan çıkardığı insanlara karşı sevimsiz olabilir.

Terazi bazen kendisini aşırılıklara iten, hatta ansızın tersyüz eden ağırlıklar yüklenir. Çoğu terazi sebepsiz can sıkıntısından gizli gizli hoşlanır, beden sıkıntısından da. Bir bezginlik hisseder. Üzüm üzüm üzülür; niçin sıkıldığını pek bilmeden. Bir terazinin durup biraz önce kendisini yalayıp geçen hafif hüzün esintisinin kaynağını araması şaşılacak şey değildir. Tüy kadar hafif bir esinti. Tüy kadar hafif ağırlıkları tespit etmekte terazinin üstüne yoktur. Ortamdaki en ufak bir değişim teraziyi ürpertir. Küçücük bir şeyden büyük şeyler çıkarır. Terazi çok hassastır.

Melankoli tekelini oğlakla paylaşır.

…Bütün dengeler hassastır. Gece gündüzü yakalar yakalamaz arayı hızla açar. Madde ve ruh birbirlerine akıl almaz numaralar yaparlar. Dengesizlik yerleşir.

Aslında denge sallantının kendisindedir. Terazi bunu ileri yaşlarda anlar. Gündüzle geceyi uzlaştırma sevdasından vazgeçer. İbresini fırlatır atar. Ağırlık kaybeder. Dünya ona hafif gelir. İşte o zaman Zodyak’ın tam ortasında tenle ruhun, gündüzle gecenin gelgitinde terazi her şeyi sallar.

Terazinin Hüznü ve Diğer Burçlar
Jacques A. Bertrand

Burçlar ve ressamlar ilişkisi terazide çuvalladı. Terazi burcundan ressam değil de bir sürü yazar, şair ve bir de oyuncular var. Ben de onlardan birini seçtim, hem cazibeli hem hüzünlü: Catherine Deneuve

10 yorum:

elektra dedi ki...

aman allahım!

kendimi hiç bu kadar güzel bir betimlemeyle ifade edememenin eksikliğini ve kıskançlığını duyarak okudum seçkini:)

bayıldım, bayıldım...

ben, evet ben:)

yarın kabalcı'ya gidip bu kitabı almayı erteleyen elektra ne olsun yani:) bak ben en çok neleri sevdim, alıntılıyorum. aslında sevmek değil de, evvetttt evvettttt diye bağırdığım yerler:

Ancak ılıman iklimlerde kendini iyi hisseder.

Terazi durduk yerde hüzünlenir

Terazi tepinmekten nefret eder.

Birbiriyle uyumsuz şeyler, cırtlak renkler ve çok yüksek sesler terazinin hoşuna gitmez.

Terazi acıların insanı değildir.

yoksa adalette mi terazi kavramı gelişmiştir?)( kesin bu versiyonu doğru:)

Terazi reddetmeyi bilmez.

Terazinin sevilmeye ihtiyacı vardır

ama en çok burada kendime bile itiraf etmediğim şeyi yüzüme çarpmış bu amca: Terazi genellikle tanımadığı insanlara çok sevimli davranır. Çoktandır baştan çıkardığı insanlara karşı sevimsiz olabilir.
evet var galiba böyle birşey yahu... ıyhhh, söyleyince kötü ama, var.


bütün bunların üstüne, bir terazi olarak sana şunu demeliyim ki, fotoğraf seçimin onikiden. kimseyle anlaşamadığım bir konudur bu, catherine'e bayılırım. onun o hüzünlü bakışlarını aynada çooook taklit etmişliğim vardır, ama yükselenim ve ay burcum pek onun gibi kılmaz beni, önce kendime ben gülerim.:)

ama iyi ki onu koymuşsun. bayılırım, bayılırım...

bizi kırmadığın ve emeğin için de çok teşekkür ederim.

iyi geceler...

elektra dedi ki...

bu arada, burçlar ve yüz- vücut tipolojisinde keşfettiğim bir nokta, aynı catherine gibi çıkık elmacık kemiği terazi de yaygındır. fotoğrafa bir kere daha baktım, bayıldım, bayıldım...

buradan hareketle sormak isterim, tanıdığım akreplerin, kolu bacağı uzundur? öyle midir?:)
anketime katıldığınız için teşekkür ederim:)

neo dedi ki...

elektra,

begendigine cok sevindim :) terazi benim uzun yillar zihnimi ve gönlümü meşgul etmiş bir burçtur. bu kitabı bana hediye eden kişi de teraziydi. o denge merakı, sebepsiz hüzünleri ve tabii ki cazibesi.. ahhh! neyse daha fazla yazmiyayim ben terazi konusunda, jacques amca anlatmış işte.

resmi begenmene de ayrıca sevindim. bu yazıları aktarmak da eglenceli ama galiba en cok burclara uygun resim aramak hoşuma gidiyor. (kıskandığım metinlere bir katkıda bulunmuş oluyorum sanki :P)

catherine deneuve'a ben de bayılırım. bir gün "gündüz güzeli"ni de yazmalı.

iyi geceler

neo dedi ki...

elektra,

ben bu dedigin akrep tipine pek uymuyorum ama tanıdıgım bir akrep erkegi var, o oyle biraz, uzun kollar ve bacaklar. belki erkek akreplerde yaygındır, bilemedim :)

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Evet ya, ben de neden sıcaktan bu kadar rahatsız oluyorum, diyordum. İşte: Terazi sıcaktan da aynı derecede çekinir. Ancak ılıman iklimlerde kendini iyi hisseder.
Soğuktan o kadar rahatsız olmam da, yine de "durduk yerde nezle olur" tamamen doğru. Hatta, temmuz sıcağında bile!...
Terazi tepinmekten hazzetmez.

Birbiriyle uyumsuz şeyler, cırtlak renkler ve çok yüksek sesler terazinin hoşuna gitmez. Bir tek ılımlı müzik aletlerinden zevk alır. Ses dengesindeki en ufak bir hata, terazi için stereo müzik dinlemenin bütün zevkini kaçırır.
(Bu da son derece açık benim için.)

Terazi bir şeyden nefret edecek olsaydı, acıdan nefret ederdi. Acı çekmekten veya acı vermekten. Terazi acıların insanı değildir.
Normal olarak terazi herkesle iyi geçinmek isteyen, iyi niyetli birisidir.
Terazi diplomattır. Terazide adalet kavramı gelişmiştir.
(O nedenle, kaşif olacağına gider hukuçu olur, o zamanda kavgacı değil uzlaşmacı avukat olur, mecburen!)

Gelelim Catherine Deneuve'a!
Bir tanedir, her yaşında caziptir, biliyorum soğuk gözükür. Değildir. Gider Marcello ile yaşar bir de çocuk doğurur. Bayılırım ona ve "Gündüz Güzeli"ne!

Adsız dedi ki...

Sevgili Neolitik Hanım,

Blogunuzu zevkle takip ediyorum.

Benim tanıdığım terazi burçlarının yukarıdaki tanımlamalarla pek ilgisi yok , ama istisnalar her zaman olabilir.

Başak burcuna sıra gelecek mi?

Sevgiler

Adsız dedi ki...

terâziler çok tatlıdır bir de.. sinirlerinizi bozacak ne yapmış olurlarsa olsunlar, çok şeker bir biçimde çaktırmadan barışmanın yollarını ararlar..

ablam tam bir terâzidir. çocukken o kadar çok kavga ederdik ki.. şimdi düşünüyorum da ne kadar gereksiz şey varsa o yüzdenmiş. uzaklarda şimdi. on yıldır filân ayrıyız. bu zaman zarfında toplam üç kere, o da onbeşer günlük tâtilleri sırasında görüştük. burada tabi bir tek ben yokum. diğer kardeşleri de var zaman ayırması gereken. ama gece olsun diye beklerdik geldiğinde, gece bize kalsın diye. ertesi güne yorgun kalkacağımızı bile bile saatlerce oturup sohbet ederdik. o beni hep dengelemiştir. şimdi bu görev yine bir terâzi olan kızımda. öyle de şefkâtliler ki.. kendimi hep borçlu hissediyorum onlara karşı. ayrıca çok fedâkârdırlar. âileleri için yapmayacakları şey yoktur, sağolsunlar..

neocum.. gözlerim yaşardı be. ablamı çok özlüyorum.. sana dert yanmış gibi oldum di mi.. eh bunu sen istedin neo the gözyaşartanastrolog! :))

not: sen çok iyi geçinirsin bu terâzilerle. annemden biliyorum. ;)

neo dedi ki...

ekmekçi kız,

yay burcunun altındaki yorumlara yazdım gerci ama benim yükselenim de terazi. alıntıladıgın şeyler bana da uyuyor.özellikle "herkesle iyi geçinmek ister" ve "diplomasi" kısmı. bazen bu yüzden kızıyorum kendime, hissettiklerimi söylemek yerine alttan alıyor, sonra da pişman oluyorum.

neo dedi ki...

sevgili anonim,

kitabın başında da dendiği gibi "doğru olmasa bile iyi bulunmuş". buradaki özelliklere uymayan bir cok terazi vardır süphesiz.

aslan ve kovadan sonra başağı da yazacağım.

sevgiler

neo dedi ki...

candanım, sulugözüm :)

dedigin gibi teraziler "dadından yinmez" insanlardır.

ablanla ilgili yazdıkların beni de ağlattı yahu! benim ablam da uzakta, gerci biz her yıl iki kere görüşebiliyoruz, bayramlarda, tatillerde. sık sık telefonlaşırız, bu aralar aramız daha da iyi.

o balık burcudur, acayip duygusaldır, herşeye ağlar, hemen herşeyle ilgili kendini suçlar. bana da serinkanlı akrep olarak onu teselli etmek düşer.

evek, iyidir benim aram terazilerle :)