"İyi bir şarki, iyi bir şarki sözü, bir filmdir"*


Birçok müzisyen için şarki yazma sureci bir kelime, bir imge veya bir görüntüyle başlıyor. Sizde nasıl oluyor?


Şarkıların nasıl doğduğunu bilmiyorum, ama şarkılarımın doğum anına dönüp baktığımda, birilerinin bana tohumları verdiğini fark ediyorum. Otobüsün penceresinden bakarken gördüğüm birisi de olabilir bu, bir kafede kahve servisi yapan bir garson da. Bir intikal oluyor, bir an... Ve ben o ana itibar ediyorum. Manasız bir günün içinden bir şey çıkıp geliyor ve içinize isliyor.

Sanatçıların birçoğu şarkılarını yazarken ve icra ederken bir persona yaratıyor. Sizse daha ziyade gerçek hayatinizi şarkılaştırıyor gibisiniz.

Aynen öyle. Ve tamamen öyle. Benim hayal gücüm zayıftır, dolayısıyla olay mahallinden bildiren bir gazeteci olduğumu farz ederim. Ve gerçeğe mümkün olduğunca sadik kalırım. Ama bence bütün eserler otobiyografiktir netice itibariyle. Elimizdeki yegane şey budur -kırık dökük hayatlarımız bazı kayda değer anlar sunar bize.

Melankolinin daha iyi sanat yarattığına dair bir toplumsal koşullanmamız olduğunu düşünüyor musunuz?

Popüler şarkıların çok fazla çeşidi yok. Herkesin sevdiğini sandığım şeylerden biri hüzünlü şarkılardır. Hepimiz hayatta yenilgi yaşamışızdır. Kimsenin hayati istediği gibi değildir. Hepimiz kendi dramımızın kahramanı olarak sahnenin merkezinde yer alarak başlarız hayata. Ve sonra kaçınılmaz olarak hayat bizi sahnenin merkezinden kovar, kahramanı yenilgiye uğratır, olayların akışını ve stratejiyi değiştirir. Ve biz de kenarda kala kalırız, neden bize bir rol verilmediğini ya da neden bir rol almak istemediğimizi düşünüp dururuz. Herkes bunu yaşamıştır ve bu bize tatlı bir dille anlatıldığında, bu duygu kalpten kalbe geçer ve hepimiz kendimizi daha az yalıtılmış hissederiz. Büyük insanlık zincirinin bir parçası olduğumuzu duyumsarız. Bu da yenilmiş olmayı idrak etmektir aslında.

Siz derinliği ve rezonansı olan şarkılarla popüler olmayı basardınız. Bunu nasıl açıklıyorsunuz?

Benimki gibi popülerlik, kitlesel bir popülerlik değil. Ben çok talihliydim. Şarkılarımın bir Volvo kadar uzun ömürlü olmasını isterim. Eski reklamlarında arabalarının otuz- kırk yıl ömrü olduğunu iddia ederlerdi. Bir şarkı birkaç nesil için faydalı olmuşsa, bu harikulade bir duygudur benim için.Faydalı derken neyi kastediyorsunuz ?Popüler bir şarkı faydalıdır. Kur yapmaya, kayıplara, aşka, bulaşık yıkamaya, çeşitli gailelere soundtrack olur. Hakiki bir fayda boyutu vardır. Popüler şarkıları sevmemin sebebi budur. İnsanlar hayatlarının önemli anlarında şarkıları kullanır.
(...)
Müziği - ve genel olarak sanatı ya da sanat dediğimiz şeyi - sevmemizin sebebi budur: zihnin koşuşturmasını durdurur. İyi bir şarki, iyi bir şarki sözü, bir filmdir. Hepimizin içinde yaşadığı bu çıldırtıcı realiteye odaklanır, onu yatıştırır, ona bir ehemmiyet ihsan eder.

--------------------------------------

*Leonard Cohen

**Bu ayki Roll dergisinde Cohenseverleri mest edecek röportajlar ve haberler var. Yukarıdaki alıntı da Roll'dan. Aşağıda Cohen çok sevdigim şarkısı Famous Blue Raincoat var. Sözlerini de yazıyorum ki, başlığa bir gönderme olsun. Hakkaten iyi bir şarkı, bir filmdir.

***Sevdiği kadınla birlikte olan yakın arkadaşına yazılmış iç burkan bir mektup bu şarkı ve Cohen'in bir sürü şarkısı gibi gerçek bir hikayeden çıkmış. Şarkıda adı geçen mavi yağmurluk Cohen'e aitmiş aslında, 50'li yılların sonunda Londra'da Burbery'den almış, 1970'li yıllarda da New York'taki dairesinden birileri çalmış.



Famous Blue Raincoat

It's four in the morning, the end of December
I'm writing you now just to see if you're better
New York is cold, but I like where I'm living
There's music on Clinton Street all through the evening.

I hear that you're building your little house deep in the desert
You're living for nothing now, I hope you're keeping some kind of record.

Yes, and Jane came by with a lock of your hair
She said that you gave it to her
That night that you planned to go clear
Did you ever go clear?

Ah, the last time we saw you you looked so much older
Your famous blue raincoat was torn at the shoulder
You'd been to the station to meet every train
And you came home without Lili Marlene

And you treated my woman to a flake of your life
And when she came back she was nobody's wife.

Well I see you there with the rose in your teeth
One more thin gypsy thief
Well I see Jane's awake --

She sends her regards.
And what can I tell you my brother, my killer
What can I possibly say?
I guess that I miss you, I guess I forgive you
I'm glad you stood in my way.

If you ever come by here, for Jane or for me
Your enemy is sleeping, and his woman is free.

Yes, and thanks, for the trouble you took from her eyes
I thought it was there for good so I never tried.

And Jane came by with a lock of your hair
She said that you gave it to her
That night that you planned to go clear

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Ben de pek severim bu şarkıyı. Ne iyi ettiniz de yazıya döktünüz bu muhterem şahsı Neolitik Hanımcığım...

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Noecum,
Büyüksün!!!
Sebebini de çok iyi biliyorsun.
Ve pes, yani bu kadar mı olur?
:))))

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Neocuğum,
İlk yüklediğin müzik açılmadı galiba, bunun da sesi pek kısık çıkıyor. Ben, yeni bir yer keşfettim, oğlum sayesinde, artık oraya takılıyorum, bir dene istersen.
Burada:
http://listen.grooveshark.com/#/song/Famous_Blue_Raincoat/370856

neo dedi ki...

metin bey,

begendiginize cok sevindim, cohen'i seviyoruz, hikaye anlatan şarkılar olsun zaten bize :)

...

ekmekci kız,

aramızda direkt bir hat olsa gerek, bazen devreye giriyor :) bu ara merak ettiğin başka bir şeyler olursa yine sayfada bulabilirsin.

ve müzik yükleme konusunda önerdiğin site için de teşekkürler, bende biraz yavaş çalışıyor ama işe yarıyor.