tadımlık
- Son Hafriyat - Bir Ankara Polisiyesi - Emrah Serbes

[Terörle Mücadele'den] Coşkun 160 santimetre civarında bir adamdı. Harun'la arasında bir kulaca yakın boy farkı vardı. Sessizce yaklaştı, şık bir jestle cinayetçileri salonun bir köşesine çekti: "Var mı bir ihtiyacınız? Bizim çocuklara söyleyeyim mi?"

Harun, "Yok ağbi, sağ ol," dedi.

Coşkun Behzat Ç'yi dikkatle süzerek, "Sen niye konuşmuyorsun?" diye sordu.

Harun, "Ses tellerinde bir sorun var," dedi. "Konuşması yasak."

"Geçmiş olsun."

Coşkun sesini alçaltıp, "Kulağıma bir köpek gömülme hadisesi geldi ama," dedi. "Olayla alakası var mı onun?"

"Araştırıyoruz ağbi, bir gelişme olursa bildiririm."

Coşkun'un kaşları çatıldı. Harun'un koluna girdi. "Bak şimdi Haruncuğum," dedi. "Sen daha gençsin. Kaç yıldır cinayettesin?"

"Sekiz."

"Sekiz çok değil, bize göre daha dün başladın sayılır. O yüzden böyle, bir gelişme olursa bildiririm falan, yapma bize. Bir gelişme olursa, biz zaten duyarız.

"Haklısın ağbi. Özür dilerim."

***
Koltuğunda uyuyakalmıştı. Anahtar kilitte iki sefer dönünce gözlerini açtı. Salonda, Tekel'in Yozgat'taki bira fabrikasına yetecek kadar boş şişe vardı. Şule, "Dersimiz kasvet, konumuz Ankara," diyerek daldı salona. "Ayrancı, Aşağı ve Yukarı olmak üzere ikiye ayrılan bir semtimizdir. Burada temiz kalpli munis insanlar yaşar."

(...) Aşağı olsun Yukarı olsun, Ayrancılılar telefon faturalarını vaktinde yatırır, askerlikten kaçmak için açık öğretime yazılmaz ve kesinlikle ironiden anlamazlar."

***
Esat, Küçük ve Büyük olmak üzere ikiye ayrılan şirin bir semtimizdir. Burada aşk acısı çeken sempatik insanlar oturur. Bu semtimizin bir diğer özelliği de sınırlarının belirsiz olmasıdır. Bu yüzden pek çok Ankaralı Esat'ta oturmadığı halde kendini Esatlı zanneder.
----
not: kitabı yeni bitirdim, çok beğendim, hemen azıcık da olsa yazayım istedim. benim gözümde son dönemde türkiye'deki polisiyelerin inandırıcılık meselesi emrah serbes'le birlikte çözülmüştür. iddialı şeyler yazıyorum evet ama hakikaten çok iyi bir kitap bu. hem katil kim meselesi, hem polisin içinde olup bitenler, güncel siyasi hayattan izler, en önemlisi de mizah, polislerin insanı buruk da olsa gülümseten kimi halleri.. tabii bir ankara polisiyesi olma özelliğini de unutmamalı, sürekli kazılıp deşilen ankara sokaklarından, parklarından acayip hikayeler. burda ara veriyorum, yine yazacagım.

4 yorum:

Arzu Çur dedi ki...

Seninle biraz kitap değiştokuşu yapalım Neocum. "Bunu da okuyacağım" deyip aklıma yazıp sonradan unuttuklarımı sen okuyosun:)

gülçin dedi ki...

neocum,
ilk kitabı da bul buluştur oku; her temas iz bırakır. bayıldım bayıldım. şimdi üçüncüyü yazıyormuş, yaşasın!

geçenlerde yaptığımız kitap etkinliğinde ben o kitabı göndermiştim ankara'daki arkadaşa.

sevgiler.

neo dedi ki...

arzu,

yapalım valla, bana uyar :) bir arkadasımla yapıyoruz, şu emanet dolabı bebekleri'ni ondan aldım mesela.

...

gülçin,

yazmayı unuttum, ilk kitabını da okudum, her temas iz bırakır'ı yani. o biraz fazla karanlıktı, bundaki kara mizah dozu daha yüksek, o yüzden daha çok sevdim.

ankara'da yaşayanlar eminim daha çok keyif alacaklardır, şahane bir seçim yapmışssın.

hafriyat dedi ki...

Kurban Bayramınız Mübarek Olsun...