hazırlıksız yakalandım

ıssız, uçsuz bucaksız kırların ortasında bir telefon kulübesindeyim, elimdeki jetonu atıp arkadaşım g'nin numarasını çeviriyorum, telefon bir kez çalıyor, ardından bir ses kaydı başlıyor: "aradığınız numara hiç bir zaman var olmadı!" sesi duyunca sırtımdan soğuk terler boşanıyor, birden arkamda birinin durduğunu hissediyorum. g. sırıtarak bana bakıyor, elinde kırılmış bir bardak var, bir eliyle bileğimi büküp damarlarımı kesmeye çalışıyor, hiç gücüm yok, karşı koyamıyorum ve uyanıyorum.

yıllar önce yaşadığımız problemler yüzünden bu ve buna benzer kabuslar görmeme sebep olan eski arkadaşım g. gecen hafta ofise çıkageldi! öğleden sonra kapı çaldı, benim masam içerdeki odada, kapıdan içeri birinin girdiğini ve adımı sorduğunu duydum ama kimseyi beklemiyordum, herhalde paket falan geldi diye düşünüyordum ki g odadan içeri giriverdi. herhalde on yıl olmuştur görüşmeyeli, uzağı zaten göremediğimden ve o anda da gözlüğüm olmadığından kapıdan hızla üzerime doğru "neo!" diye yürüyen kadını önce tanıyamadım. ayağa kalktım, "o diyildir, mümkün değil" diye düşündüm saniyeler içinde ama yok, ta kendisi! yıllar önce kısa bir süre evinde kalmıştım g'nin ve çok acayip şeyler olmuştu. türlü türlü yalanlar, en ufak şeyde kızıp öfke nöbetleri geçirmeler, gizli gizli günlüğümü okumalar (ki en affedemediğim şeydi)... başta iyiydik, ben zaten uyumlu biri sayılırım, sabır da var, ben bu arkadaşın tuhaf hallerini sonra sonra fark ettim. üzerinden çok zaman geçtiği için çoğunun ayrıntılarını hatırlamıyorum, bi de kötü şeyleri unutuyorum ben (iyi mi kötü mü bilemedim). nişanlısının öldüğü yalanını söylemişti mesela ve günlerce günlerce onunla birlikte üzülmüştük, çok sonra öğrendik ki öyle bir şey yokmuş! yani nişanlı falan yokmuş ortada! bu ölen nişanlı hikayesinden sonra hayatına biri girdi, yani o öyle söylüyordu, çok zengindi, ona balonlar, çiçekler falan alıyordu, saatlerce telefonda konuşuyorlardı ama biz bir türlü göremiyorduk bu adamı. ben eve geliyordum, o da "az önce çıkmış(!)" oluyordu. sonradan o hikayenin de uydurulmuş olduğunu öğrendik. hayali biriyle konuşuyormuş, ben içerde otururken, bunları hatırlayınca ürperiyorum biraz..

bunlardan başka, bizim kız arkadaşlar grubunu da söylediği yalanlarla birbirine düşürmüştü. bir ara aynı işyerinde çalıştık, güya ben bölüm yöneticisine gidip onu kötülüyormuşum, çok kötü davranıyormuşum, kızlara bunu anlatıyor, kızlar da bana tavır alıyor. halbuki bütün bunları yapan kendisi, aynı odada oturuyoruz, bana telefon geldiğinde ahizeyi bırakıp odadan cıkıyordu bana bağlamamak için! nasıl mide ağrıları çekiyorum, işe gitmek gelmiyor onun bu halleri yüzünden. yine gruptan bir başka arkadaşın nişanlısı hakkında yaydığı olumsuz dedikodular yüzünden ilişkileri bozuluyor vs.

neyse uzatmayayım, evinde kısa süre kaldım, hemen taşındım, taşındıktan sonra bir süre daha devam etti arkadaşlığımız ama sonunda bir gün beşiktaş meydanında edilen büyük kavga sonrası (kavga sayılmaz aslında, bana bağırıp çağırdı) görüşmedik bir daha. arkadaş grubundan da elimi ayağımı çektimi, çünkü onun aracılığıyla katılmıstım aralarına ve şimdi onun tarafındadırlar diye düşünüyorum, meğer onlarla da türlü sebeplerle kavga etmiş. içlerinden biri aradı, "ya biz ne güzel anlaşmıştık, neden aramıyorsun dargın mıyız" diye, ben de anlattım başıma gelenleri. o da g ile artık görüşmediklerini, çeşitli kaynaklardan (ortak başka arkadaşlar) bize pek çok konuda söylediğinin anlaşıldığını söyledi. bir daha hayatımda hiç öyle biri olmadı, üzerinden zaman geçtikçe, neden çekmişim ki o zaman yaptıklarını diye kendime şaşırdığım oldu. gençlik işte, bir de daha bu hallerini görmeden yakın arkadaş olmuşuz, sorunları var diye alttan alıp teselli etmeliyiz diye düşünmüş herhalde diyorum şimdi.

kavgamızın üzerinden birkaç yıl geçti, biz ara ara kızlarla bir araya gelip g. ile yaşadıklarımızı konuşuyorduk. o ara sık sık yukarıdaki gibi rüyalar görüyorum, ya odanın içinde beliriveriyor, elinde bir bıçakla üzerime geliyor ya böyle onunla ilgili bi seyin doğru olmadığı ortaya cıkıyor vs.

bir gün telefonum çaldı, arayan g, üzerinden o kadar zaman geçtiğinden çok şaşırdım, o sanki hiç bir şey olmamış gibi, "naber nasılsın" diye lafa girdi ve benim şaşkınlığımdan faydalanıp, özür falan dilemeden beni gelecek ay yapmayı planladığı düğününe davet etti -ki o düğün de yapılmadı.

dün de pat diye kapıdan girip, onca şey yaşanmamış gibi kaldığı yerden devam etti. ben de ışığa tutulmuş tavşan şaşkınlığında konuşmaya çalıştım. amerika'ya gitmiş, 5 yıl dönmemiş, sonra bir ara gelmiş yine gitmiş, bu ara istanbul'daymıs, çalıştığım yeri bir arkadaşımdan öğrenmiş, sürpriz yapayım demiş. hatırladığımdan daha normal görünüyordu, sıcak ve samimi davrandı, özür falan dilemedi tabiy ama onca çaba harcayıp yerimi bulmus, belki de pişmandır öyle davrandığı için diye düşündüm sonradan. telefonunu verdi, benimkini aldı, "yemek yiyelim bir ara" dedi.

gider gitmez o zamanki gruptan iki arkadaşımı aradım, ikisi de acayip heyecanlandı, çok şaşırdılar. biri hemen kesin arkasından bi şey çıkar bunun diye beni kuşkuya düşürdü. ben de ona yaşananları anlattıkça neden her şey normalmiş gibi davrandım, biraz soğuk dursaydım ya dedim ama o kadar şaşkındım ki! yıllar boyunca hep bir yerden karşımıza cıkacağını konuşup korkmuştuk. hayatındaki bir sürü şeyle ilgili yalan söylediğinden ve bizim de bu yalanları bildiğimizi fark ettiğinden bir gün peşimize düşebileceği ihtimalini abartarak konuşuyorduk, "kill bill'deki gibi bir liste yaparsa, kesin en basta ben olurum" diyordu gruptan bir arkadaş, çünkü yalanını ortaya çıkaracak tuzak sorular sormuştu, cevap veremeyince öfkelenmis, onu aramamaya başlamıştı vs.

kafam çok karıştı, tekrar görüşmeye başlayacak mıyız? ararsa ne diyeyim, görüşmeye başlarsak geçmişi hiç konuşmayacak mıyız? bana kalsa, yine bana o zamanlar oldugu gibi davranma ihtimalini göz önünde tutarak görüşmesek daha iyi derim ama ya değişmişse, yaptığı saçmalıkların farkına varıp ikinci bir şans peşindeyse? üff ya! nerden cıktı simdi bu?

7 yorum:

endiseliperi dedi ki...

elbette görüşme!
sorun yaşanan tuhaf olyların kahramanı olması değil, karakterindeki bozukluk. karakteri sağlam olan bir arkadaşın hata da yapar, özür de diler ya da dilemez, mesele değil.

hımmm... çok endişe verici. merak ediyorsan onu, arada konuş tabii. ama öyle sır vermeler, sorun paylaşmalar, içki masasında dert anlatmalar bölümü için çok sakıncalı.

ama bir yandan da çok sorunlu biri. muhtemelen çok yalnız, çok dertli. yani tüm o yalanlar, renkli olaylar filan niçin uydurulsun. eğer halin varsa, ona anlatabilirsin de durumun senin açından nasıl göründüğünü. sanırım ben anlatırdım. sonrasında iç dökmeye bağlı olarak affedebilirim de.

sen bilirsin yine de neolitik hanım'cığım.

elektra dedi ki...

Neolitik hanımcığım, ışık hızıyla uzaklaştır hayatından bence.bak böyle unutmaya eğilimliyim kötü şeyleri falan diyorsun hem, sakın sakın unutma. mesela sana bas bas bağırdığını, yazdığın mide ağrılarını. falan. yok ya, çekilir mi? belli ki hasta. aman aman, uzak dur. bence:)

asliberry dedi ki...

Neo, kendi kendine konuşmalar, şiddetli kavga eğilimleri, bir yalanın içinde yaşamak, bu yalana kendisinin de inanması. Ben psikiyatri uzmanı falan değilim ama bende direkt şizofreniyi çağrıştırdı.

http://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eizofreni

Bir de bu zıkkım süreğen bir hastalık. Yani düzelir mi muhabbetlerini geç bi kalem.

Tarih, annesini, kardeşini, kendini öldüren şizofreni hastalarıyla dolu.

Şimdi durduk yerde kadını şizofren yapmanın alemi yok ama hiç hoşlanmadım. Bence telefonunu değiştir, iş yerine bir daha gelirse ve dışarı çıkmak isterse toplantı, daha önce verilmiş bir söz, v.b. bahanelerle atlat.

Hani çok seversin birini, inanılmaz paylaşımların vardır, onsuz hayat gitmiyordur, her şeyi göze alır görüşürsün.

Ama sende hiçbir eksiklik yaratmıyorsa aman uzak kalsın.

neo dedi ki...

peri,

ben de çok endişelendim. onun hayatında neler olmuş merak etmiyorum pek aslında, bir daha hiç haber almasam işime gelir. ama beni neden bulduğunu düşünüp duruyorum. yüzleşilse, anlatsam o zamanlar beni ne kadar üzdüğünü, neden öyle davrandığını sorsam? neler anlatır acaba? ve o anlattıklarının ne kadarına inanabilirim? yok yok, "buluşalım" derse, bi bahane bulayım ben.

...

elektracığım,

hasta olabileceğini düşünmüştük, sanırım öyle, ama insan bi yerde hata yapıyor olmalıyım ki etrafımda kimse kalmadı diye düşünüp bir şeyler yapmalıyım diye harekete geçmez mi?

bence de uzak durayım.


...

aslı,

biraz korktum yazdıklarını okuyunca, o derece mi diyosun? şizofreniye varacak kadar ciddi mi durum bilmiyorum ama ortada "çok sevmek, inanılmaz paylaşım" gibi şey yok, bilakis kötü anılar söz konusu..

yazdıklarınızı okuyunca, tereddüt etmemin yersiz olduğunu gördüm, buluşmayı düşünmemeliyim bence de. inşallah aramaz.

metin dedi ki...

Bence kesinlikle uzak durun Neolitik Hanım. Mutlak surette uzak durun. Hasta ve evet, tehlikeli olabilecek de biri. Yorumlara kulak verin.

gülçin dedi ki...

aman diyeyim neolitik hanımcığım, insan diyeti de yapmak lazım arada. al sana fırsat, bünyeye iyi gelmeyeni boşver gitsin!

sevgiler.

neo dedi ki...

metin bey,

[aşağıdaki yazıların yorumlarında yazdım ama belki görmezsiniz diye tekrar yazayım, son günlerde aksattım yorumlara cevap vermeyi, ancak şimdi yazabiliyorum.]

dediğiniz gibi, ben de uzak durmaya karar verdim, zaten o günden sonra o da aramadı. kötü davranmadım o gün ona, çok şaşkındım ama belki de anladı bir daha görüşmek konusunda tereddüt ettiğimi. umarım aramaz.

...

gülçin,

ya bünyeye bu aralar iyi gelmeyen fekat bi yandan da sevdiğim bir arkadas daha var. bencillik hep mevzu oldu zaten kendisiyle ilgili ama son zamanlarda iyice ayyuka cıktı. idare ediyorum ama bi yandan da görüşmek de gelmiyor içimden. dürüst olup "son zamanlarda böyle böyle yapıyorsun, kırılıyorum" desem kıyamet kopar, onu da biliyorum. off! bilemedim ne yapsam. neyse geçer belki, bir dönem yaşıyordur -diycem ama yok yıllardır bitmedi o "dönem"- ay, daha fazla uzatmayayım.

sevgiler (amma dolmusum yahu :)