neolitik hanım 3 yıldır buralarda


efendim bir 2 mayıs daha geldi çattı, neolitik hanım 3. yılını kutluyor. geçen yılki kutlamalarda rengarenk minik kekçikler (cup cake) vardı sayfada, metin bey "ne bunlar böyle, çikolatalı pasta yok mu çikolatalı pasta?" diye isyan etmişti.  aklımda yer etmiş, o yüzden bu yıl leziz bir çikolatalı şaheserle kutluyoruz :)


bir de geçmiş yazılardan hoşuma giden cümleler derledim, bir tür "best of neolitik hanım". umarım beğenirsiniz...


...
hayatım bu aralar bir taşra kentinin telefon rehberi kadar sıkıcı... 
mayıs 2007
...

(yağmur) ne guzel yagdi sabahtan beri.. ofise gelen herkes semsiyelerini salonda birbirinin yanina koymus, kediler gibi birbirlerine sokulmus duruyorlar :)
haziran 2007
...

Hem iyi gelir Eskişehir bana, hem de tuhaf bir tat bırakır. İsli, tatlı…
Ağustos 2007
...

şimdi dedim çantamdan dev bıçağı çıkarıp adama göstersem ve gayet sakin bir şekilde "ya yolun geri kalanında uslu uslu oturursun ya da bu bıçağın tırtıklarını o huzursuz bedeninde bulursun!" desem tarantino filmlerine yakışan bir şekilde ya da "bana bak sandaletli, sakin ol yoksa bıçağı böğrüne yersin!" gibi geleneksel bir yaklaşımda mı bulunsam gibi çılgın fikirler geçti aklımdan :)
ağustos 2007
...

Yaşlı çınar ağacının kalın gövdesinin altındaki iki sandalye, nasıl bırakıldılarsa kımıldatılmadan öylece kalmış, ikisinin bu kez bir başka mevsimde ama aynı muhabbetle kaldıkları yerden sürdürecekleri sohbetlerini bekler gibi birbirlerine dönük vaziyette idiler.
Eylül 2007
...

önce beşiktaş'a gitmeli diye düşündü yataktan kalkarken, dışarda havanın soğuk olduğu perdenin arasından sızan ışığın solgunluğundan belliydi. ayağının ucunda kıvrılmış kedi, bu saatte kalkmanın ne manası var der gibi küçümseyerek bakıp uykusuna geri döndü. 
Ocak 2008
...

tepelere inen bulutlar birazdan kasabanın üzerine ılık bir yagmur bırakıp gececek, biz de o yağmurun icinden bisikletlerle gececegiz. sırılsıklam otele döndüğümüzde şaşkınlıkla yagmurun sadece on dakka mesafedeki kasabaya yagdıgını ve yol boyunca bizi takip ettigini fark edip, sadece bizim bildigimiz gizli bir oyunu oynamisiz gibi sevineceğiz.
Ağustos 2008
...

kapıda asılı ikea katalogunu görünce tamam dedim, yaz bitti. direnmenin, tatil anıları yazıp durmanın manası yok artık, hırkalar, çoraplar çıkacak çekmeceden çaresiz, terliklerin içinde özgürce dolaşan ayaklar ayakkabılara tıkıştırılacak, gardırobun önünde yazlık kıyafetlere manasızca bakıp “bugün ne giysem” krizleri yaşanacak, evden çıkarken akşam serinliğinde boynu ısıtsın diye fular, şal bi şeyler atılacak çantaya.
Eylül 2008
...

(kitabı) portakallı kurabiye, çay ve bir kedi eşliğinde okursanız tadından yenmez :)
kasım 2008
...

dokuzuncu katta camın önündeki adam drakula diyil boyacı imiş :)
kasım 2008
...

bu satırları otele dönüştürülen eski bir kervansarayın kubbe tavanlı, avluya bakan alçak pencereli, kuytu mu kuytu bir odasından yazıyorum. bu cümleden sonra şöyle devam etmek istiyorum mesela,

"bizim kervan yarın sabah yola çıkıyor, bursa'ya ipek almaya gitmek niyetindeyken efendiden dün gelen bir ulak haber iletti ki bir de hereke'ye uğranıp kilim alınasıymış. yol uzayacak, lakin o da iyi. edirne, suları tatlı, hayvanları lezzetlu bir memleket imiş. bir de peynirleri var ki yemeye doyulmaz. ahali zengin olsa gerek, çarşıları kuyumcu dolu, esnafı disen ikramda, iltifatta kusur etmiyor. bizim kervancıbaşına söylemeli, bir gün daha kalıp yaprak cigerinden bir çanak daha yemeli..."
şubat 2008
 ...

tayyör giyen kalmadı sanıyordum ama baksanıza şapkalısı bile halen dikiliyormuş. benim bilmediğim bir paralel evrende bir istiklal caddesi daha var belki de, orda millet böyle şapkalı, tayyörlü, romantik müzikler eşliğinde dolaşıyor, bana da birbirini ite kaka yürüyen grupların, cevval anketcilerin arasından hızlı hızlı yürümek düşüyor.
mart 2008

...

eski köhne bir eczane bu, içeride yıllardır sizi bekliyormuşçasına büyük bir ilgiyle karşılayan ve türk filmlerinde eve gelip "kızınız bir sinir buhranı geçiyor" diyen doktorlara benzeyen yaşlıca bir bey var.
nisan 2008
...

bugün
eriklere dalan liseli çocuklar,
etek giymiş çorapsız kızlar,
aynaya bakınca da neşeyle ıslık çalan birini
gördüm :)
nisan 2008

11 yorum:

kimse dedi ki...

vay be! olmuş mu o kadar..
takdîr ve tebriklerimi sunuyorum efem.
üçbininci blog yılında görüşmek üzere o vakıt.. ;)
özledim bi de..
haa bi de öpüyorum, tebrik için canııım! :)

candan the kimse

serpil dedi ki...

Neocum, bu blog olmasaydı ben senin varlığından habersiz yaşayacaktım, bir şey eksik kalacaktı.
Bütün yazılarını severek okudum,yeni kitaplardan haberim oldu, pek çok yazın da ipucu oldu bana işimle ilgili yazılarda ( bkz. mimarinin yaramaz çocuğu :),hep sevinç verdi yazıların, resimlerin.
Yazılarından mahrum kalmamak dileğiyle sevgilerimi yolluyorum.

Bettra dedi ki...

Sevgili Neoliktik Hanım,
Pasta önünde saygıyla eğilinecek kadar muhteşeemmmm görünüyor :)
Bu muhteşem şeyin damağınızda bırakacağı çarpıcı lezzet kadar etkileyici ve tatlı nice yıllar diliyorum size :)

Sevgiler,

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Neocuğum,

Ne güzel bir kutlama olmuş bu, eski yazılardan anılar!

Güzel yazılarını nice üç sene okuyalım.

Sevgiler.
:))

metin dedi ki...

Sevgili Neolitik Hanımcığım,

Kulaklarım çınladı, hemen koşup geldim. İti an, çikolatalı pastayı hazırla diye boşuna dememiş atalarımız! Tamam, pasta şahane, ama sizin buzlu limonata kadar muhteşem blogunuz (blogunuz neymiş, varlığınız!) en şahanesi efenim. nice yıllara, bu güzel kalemle...

neo dedi ki...

ooo candan hanımlar da gelmiş! hoşgeldin yahu, kaç zaman oldu? bi daha öyle uzun ara verme çok rica ediciim.

ben de seni özlemişim.

"üç bininci blog yılı" iddialı olmuş ehehe! bakicaz artık :)

ben de öpüyorum.

sevgiler

...

serpil,

ne güzel şeyler yazmışsın, ilham veren yorumların olmasa böyle hevesli, neşeli yazamazdım ben de :)

ben de sevgilerimi yolluyorum.

...

bettra,

diy mi, diy mi? nefis görünüyor, o resmi koyduktan sonra canım nasıl çikoltalı pasta istedi, kalkıp evdeki puding ve bisküvi ile uyduruk bir pasta yaptım :)

güzel dilekleriniz için çok teşekkür ederim.

sevgiler

...

ekmekçiğim,

benim de hoşuma gitti eski yazıları taramak, neler neler yazmışım, bir sürü şeyi de unutmuşum :)

ben de uzun yıllar senin güzel yazılarını okumayı diliyorum.

sevgiler

...

metin beyciğim,

pastayı beğendiğinize çok sevindim :) limonata benzetmenize de bayıldım! çok incesiniz her zamanki gibi. bu iltifatları hakedecek şeyler yazıyor muyum emin değilim ama çok hoşuma gidiyor sizden böyle şeyler duymak.

sevgiler

gülçin dedi ki...

ne güzel! kutlu olsun. eline yüreğine sağlık.

sevgiler.

şule dedi ki...

neocum, seni okumak hep cok keyifli.
13.yıldaki yazıyı çikolatalı pastanın fotoğrafı kesmez yalnız, şimdiden söyleyeyim :)

neo dedi ki...

gülçin,

çok teşekkür ederim. sayfana uğradım da sen de geri dönmüşsün :) ne güzel!

sevgiler

...

şuleciğim,

13. yıl olursa büyük parti verelim derim, bütün blog ekibi olarak ;) pastalar benden o zaman.

elektra dedi ki...

neocum, canım. ben bu sıra herrr şeyi gecikmli yaşıyorum, pek pek pek fenayım, yorgunuuuum, ama hiçbir şey kutlamaları kaçırmamı engellememeliydi tabii. ceza olarak bayatlamış çikolatalı pasta yiyeceğim şimdi.
nice 3'lere , 33'lere. yazılarınla keyiflendirdiğin için çok teşekkürler.

neo dedi ki...

elektracığım,

haberlerini ekmekçi kız'dan aldım, sana kolaylıklar diliyorum, allah zihin açıklığı versin. pasta bayatladı belki ama olsun, yenisini yaparız, sen zaten pek tatlı da sevmezsin, sana tuzlu bi şeyler pişiririz :) kutlama mesajın için çok teşekkürler.