hayatta kalma kapsülleri



diyelim ki mutsuzum, türlü sebeplerden, iş yüzünden, hayatta istediğim şeylerin bir türlü olmayışından, pişman olduğum şeyleri hatırlamaktan vs. mutsuzum, düşünüyorum, eve doğru yürüyorum, akşam ne yiyeceğim aklıma geliyor, yemek falan yapamam, o kesin. müsli yiyeyim, yarım yağlı günlük süt, aa evde çilek vardı, içine doğrarım nefis olur! Çileklerin varlığını hatırlamak bir anda beni mutlu ediyor. tuhaf diy mi? sanki bir an önce dünya başına yıkılmış yürüyen ben değilmişim gibi, gri mutsuzluk tabakalarının arasından minik pembe bir kapsül patlıyor ve beni mutlu etmeye yetiyor. yine benzer bir anda, diyelim ki sabah suratsız bir şekilde işe gidiyorum, birden aa perşembe bugün, uykusuz alayım, şurdan da simit ve peynir, ofiste de nutella olucaktı, işe başlamadan güzel bir kahvaltı edeyim diye plan yapmaya başlıyorum, hoop bütün sıkıntılarım hafifliyor. sırf yiyecekle ilgili şeyler değil beni depresif ruh hallerinden çıkaran… karanlık bir ruh hali içinde istiklal’dan yürürken panter kırtasiyedeki kalemlere takılıyor gözüm, sonra renk renk mürekkep şişelerini fark ediyorum, ne zamandır kullanmadığım dolmakalemlerim için alsam ya yeni bir renk diyip içeri dalıyorum, kahverengi, mor renkleri seçiyorum, yaşasın! akşam kalemlerimi temizleyeyim, doldurayım, belki yeni deftere de başlarım, ufak ufak notlar alırım diye düşünürken düşünürken hoop kafaya taktıklarım silikleşmeye başlıyor. zihnimde bir tür üzüntü defetme mekanizması mı var nedir, ne zaman iç dünyamın karanlık, gri bölgelerinde dolaşmaya başlıyorum, pat diye bir şey çıkıyor. Ha “dünya yansa umrumda değil” gibi bir şey kastetmiyorum, bilakis küçük büyük bir sürü şeyi dert ediyorum kendime ama balatalar sıyrılmasın diye herhalde “survival” kapsülleri serpiştirilmiş zihnime, ortalık karardığında hop devreye giriyor. iyi diy mi? :)

13 yorum:

serpil dedi ki...

Bende de var o kapsüllerden,survival kapsülü diye ne güzel isim bulmuşsun, evet gerçekten öyle, kedersavar kapsül :)
Şimdi Panter kırtasiyeye daha farklı bakıcam, mürekkeplere özellikle.

karga'nın günü dedi ki...

Hakkaten Neolitik hanım böyle kapsüller var. Ama benim kapsüllerin ne olduğunu hiç düşünmemiştim daha önce. Nedir benim survivor kapsüllerim acaba?

aslı hayvanı dedi ki...

ben kitapçı ve kırtasiyeye girdiğimde kapsül patlatıyorum. o anlarda dünya batsa umurumda değil gerçekten. evde inanılmaz çeşitlilikte boya, kalem ve okunmayı bekleyen kitap var. sırf gezmek değil, satın da alıyorum yani.

şu alışveriş meraklısı deyip burun kıvırdığımız zara'dan, marks and spencer'dan çıkmayan kadınların kapsülleri de onlar sanırım. ve hatta her gün kuaföre gidip fön çektiren kadınlarınki de. çok farklı değil aslında, sadece tatmin sağlayan materyal değişik.

metin dedi ki...

negzel size ey neolitik hanımcığım, ben kaybettim kapsüllerimi. yürürken biyerlerde mi düşürdüm nedir... bu kapsüller nerede satılıyor acebağ :)

hamiş: metin bey und hafif abi, bütün bloglarının bahçe kapılarına asma kilitler takmış olsa da, tımbır tımbır tımbırdatmaya ve eski günleri yadetmeye devam etmektedir, duyururum itinaylan. şöyle ki:

http://gormebicimleri.tumblr.com/
http://jazzettanka.wordpress.com/

neo dedi ki...

serpil,

yaşasın! demek sende de var, kapsül kardeşliği :) panter zengin çeşitli bir kırtasiye ama bazen kasada duran adamlar ilgisiz davranabiliyor. galatasaray'daki mektup'u da boykot ediyor, gitmiyorum epeydir, aldığım bir şeyi geri vermek istediğimde son derece kaba davrandılar. kadıköy'deki nezih de süper, büyük olan, pembe kapsüllerle dolu :)

...

gamlı baykuş,

düşün bakalım nedir? belki benimkiler gibi minik ama etkili şeyler, hmm?

....

aslı h,

al benden de o kadar. bende de bir sürü boya kalemi, resim defteri felan var. bir ara internetten resimler indirip boyuyordum, hatta niye yetişkinler için boyama kitabı yapmazlar diyordum ki geçen gün gördüm yapmışlar! gerçi benim düşündüğümden farklı, erotikli şeyler varmış eheh.

alışveriş, fön de kapsül olabilir tabiy, bana sıkıntı verir o ayrı.

...

metin beyciğim,

vardır vardır bi yerlerde, iyi bakın :) olmadı kapsül transferi yapalım size.

fark ettim ben de malikaneler açılmış, çok da sevindim lakin yorumlar kısmını görmek isteyince kimlik soruyor, normal mi?

aslı hayvanı dedi ki...

boya kitabı detayıyla can evimden vurulmuş haldeyim. zarif eşim bile bilmez için için boyamak istediğimi. kızı oyalıyor kisvesi altında mis gibi boyuyorum saatlerlen :)

neo dedi ki...

aha, bir ortak nokta daha çıktı aslı, yazarken "ülen karizmayı çizmeyelim boyama kitabı filan" diye bi an tereddüt ettim ama sonra amaan, dedim nabalım, seviyorum nabayım. ha keşke çizebilsem de ama nerdee! perspektif duygum ilkokul bir seviyesinde kaldı, bildiğin minyatür tadında çiziyorum :) e o zaman da gelsin boyama kitapları.

metin dedi ki...

neolitik hanımcığım,

j 2.0'da yorum yapmak istediğinizde evet bi aksilik yapıyormuş, ama siz aldırmayacakmışsınız, öyle dediler. ilk yorumunuzda onay gerekiyor, sonrakiler serbest.

beklerim. çok sevinirim.

metin dedi ki...

...ha bu arada pek sevindim "kapsül transferi" imkânına :)

neo dedi ki...

metin bey,

sayfanıza yorum bırakmayı bir daha deneyeyim bakayım. kapsül transferi için de düşünelim, biraz done verin, sizi ne mutlu eder? renkli kalemler? mürekkep? kağıt? çay? elmalı kurabiye? çok begendiğinizi hatırladığım monica belluci hanımın fotografının olduğu bir dergi ;) ?

metin dedi ki...

beni ne mi mutlu eder? öyle iyi biliyorum ki bu sorunun cevabını. bana sadece bir süre hızla akıp geçecek ve bir süre sonunda da asla geçmeyecek bir zaman lâzım. bana böyle bi zaman bulamaz mısınız bi yerlerden acaba? köşedeki kırtasiyecide vardır belki. türlü çeşitli boya kalemlerinin arasına saklanmıştır belki, ne bileyim...

nalan dedi ki...

iyi tabi.
ama bende de ne göz var arkadaş. yazıya göz gezdirmeye başladığım ilk saniyede "nutella" kelimesini gördüm :)
yam yam

neo dedi ki...

metin bey,

ehemm, o dediğiniz zaman türünden elimizde kalmamış, toptancısına da sorduk hatta, yok, yapmıyorlarmış artık... biz yine teselliyi boya kalemlerinde, defterlerde, kurabiyelerde arayalım diyorum naçizane...

...

nalan,

ivit, nutella bizim zayıf noktamız, aşil topuğumuz, kriptonitimiz vs. nicedir yemediydim, geçen gözüm döndü, yemek üstüne tatlı niyetine indirdim mideye. baktım son kullanma tarihine bir ay kalmış, aa dedim tamam, bozulmadan bitirmem şart, her gün bir kaşık yemem lazım ehehe