birdenbire sümbül

 
marketten alıp eve getirdiğimde pek de öyle yakın zamanda açacakmış gibi görünmüyorlardı, tamam yapraklarının arasında koyu yeşil tomurcuklar vardı ama pek kapalı, pek uzak bir baharı bekler gibiydiler. yerlerini mi sevdiler nedir, bir sabah baktım biri mor, biri pembe sümbülcükler patlayıvermiş! İki günde hepsi açıldı, boy attı, dışarıda yağmur, fırtına, Japon şemsiyelerinin altında minik de olsa bir bahar bahçe vaziyeti… kokusu da öyle güzel ki! sokak kapısından girer girmez karşılıyor insanı, kaç gün sürer acaba bu minik bahar, şöyle güneşli günlere kadar idare eder mi bizi?


 


evin birkaç eksiği vardı, kedi kumu, kış çayı için karanfil, kuruyemiş vs. marketin manav kısmında dolaşırken yerelması gördüm, zeytinyağlı pişireyim dedim, havuç da eklerim. boğazım fena birkaç gündür, hep çorba içiyorum, şöyle güzel bir sebze yemeği değişiklik olur. ne güzel bir tadı var yer elmasının, böyle kendinden tereyağlı taze patates gibi :)  

battaniye projesi bu ara işlerden biraz yavaşlasa da ilerliyor. 48. 54. kareyi bitirdim, yarıladım sayılır bu durumda, farklı renklerde yün almam lazım, mevcutlarla kendimi tekrar etmeye başladım gibi geliyor, her bir kare farklı renklerde olacak diye bir iddiam var da :)

böyle işte, sizde ne var ne yok?

12 yorum:

serpil dedi ki...

Bizde sümbül yok, ama yerelması var, ben de zeytinyağlısına bayılıyorum.
Battaniye harika, eline sağlık.

Adsız dedi ki...

ben 55 kare saydim.(8x7)-1

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Neocan,
Çiğ sebze yemek fikrine tepkili yaklaşmadığını sanıyorum, o nedenle öneriyorum; yerelmasının tümünü pişirmediysen -ya da ziyanı yok, gelecek sefere- sadece kabuğunu soyup, ince ince dilimleyip, azıcık tuzlayıp yemelisin. Nefis oluyor! :))

Benim doğum günü armağanım sümbüllerden biliyorum, nihayetinde bir haftada soluyor, ne yazık ki! Olsun, şu karanlık günlerde verdikleri neş'e yeter.

Bendeki haberler, tam olarak "ortaya karışık" şu günlerde...
Bir öğlen yemeğine bakar anlatması. :)

neo dedi ki...

serpil,

ben bu sefer havuç ve yer elmasını buharda pişirdim, sarımsakla zeytinyağını şöyle iki-üç dakka çevirdim, sebzeleri içine attım, çok nefis oldu, zeytinyağını uzun uzun pişirmemek gerekiyormuş ya, tuttum ben bu yöntemi.

...
adsız,

doğru diyosun, yanlış saymışım :) bir diziyi atlamışım.

...

ekmekçi kız,

aslında dün kabuklarını soyarken çiğ olarak da tadına baktım, fena değildi. bi dahaki sefere öyle deneyeyim.

demek bir hafta ömürleri, pek kısaymış.

bu cumaya yetişecek bir iş var, o yüzden sana "hadi yemek" diyemedim. haftasonu olur, gelecek hafta olur, ararım seni. merak ettim neymiş "ortaya karışık" durumlar.

aslı hayvanı dedi ki...

ben soğandan ektim. üç taneden ikisi toprağı deldi, biraz uzadı, yapraklar aralanmaya başladı ama çiçekler hala yok. geç ektim ben bunları galiba :(

elektra dedi ki...

sümbülleri her bahara doğru ben de alır neşeyle seyrederim pıtırık pıtırık büyümesini. her seferinde bir pembe bir mor:) bu arada benim oraya da yazdım buraya da yazayım, solak kedi de hangi blog tanıtılıyor dersin:) hurraaaaaay, neocan:)

neo dedi ki...

aslı hayvanı,

sen ne güzel uğraşmıssın, ben hazıra kondum, hemen de açtı keratalar :) bizimkiler ışık alan bi yerde durduğundan coştu belki de, geçen markete uğradım, geride kalanlarda bir hareket yoktu. seninkiler nerde duruyor?

***

elektra,

ehem solak kedi'yle kardeş blog anlaşması imzaladık :) ondaki içerik bende yok tabiy, beğenerek takip ediyoruz.

çello çalan kedi dedi ki...

şimdi ben şunu merak ediyorum. bu kareleri birbirine nasıl ekleyeceksin neo?

neo dedi ki...

efenim, internette onun da çözümünü buldum. bkz aşağıdaki link, ben de oradaki gibi krem rengiyle birlestiriyim diyorum:

http://www.wardi.dk/2009/06/granny-square-joining-tutorial.html

aslı hayvanı dedi ki...

valla kapalı balkonda cascavlak ortada. çok ışıklı yer ama bayağı açık balkon gibi soğuk oluyor. belki ondan kasıldı bitki.

justine dedi ki...

Ne güzel bir başlık. En az sümbüller kadar güzel, içimden devamlı tekrarlıyorum; birdenbire sümbül!
Bu arada merhaba ve elbette Peri'den geldim:)
Sevgiler.

neo dedi ki...

aslı hayvanı,

bu yorumu atlamışım, soğuk iyi gelmiyor olabilir, bizim sümbüller pencere kenarında ama ocağa biraz yakın duruyorlardı, ondan coştular belki. sen de seninkileri biraz sıcak bi yer al bakalım nolucak?

...

justine,

merhaba. "birdenbire sümbül" dedim, kaldım. kaç gündür o sümbülün ekmeğini yiyo blog :) ben de peri'den sizin sayfaya uğradıydım, yine gelin, ben de sarıkent'e gelirim :)

sevgiler