bahar procesi


kış projem battaniye idi, görev başarıyla tamamlandı, sahibine teslim edildi. bahar projesi için aklımda bir fikir var nicedir. etek dikmek istiyorum. evde minik bir dikiş makinesi var, ev arkadaşım denemişti, pantolon paçası kıvırmıştı diye hatırlıyorum. şöyle tiril tiril kumaştan, diz ya da birazcık diz üstü, basit bir model bulsam dikebilir miyim acaba? İnternette biraz dolaştım, epeyce yer var dikiş dikmeyi öğreten ama ekrandan öğrenmesi zor sanki. Ucuz bi kumaş bulsam, bi de Burda dergisi alsam, deneme yapsam? Ah ablam yakında olsaydı, öğretirdi yine. anlatmışımdır belki çocukken anneannem her yaz tatili başında ablamla ikimize basma ya da emprime kumaştan etek dikerdi, benimkinde cep olsun diye tuttururdum, ablam istemezdi, büyük ya o, çocuk diyil ya :) (üç yaş var aramızda bu arada) bir yaz yeşil beyaz zemin üzerine kiraz desenlerinin olduğu bir desen seçmiştik, hatırlıyorum. o ceplere neler tıkardım, artık yumuşamaya başlasa da yeşil erikler, çekirdek, misket, küçük lastik top… kumaş, dikiş vs deyince bir Eminönü seferi şart oldu. resmi şu kumaş sitesinden aldım, çok güzel desenler var: http://www.spoonflower.com/fabric/5299

10 yorum:

justine dedi ki...

Neo, sen kaç yaşındasın yahu? Merak ettim şimdi. Ne bileyim hanım filan, insan bir tahmin yapıyor ama, bilemem yine de:)

Ananem, ben çok çok küçükken bana dikiş dikmeyi bez bebek üzerinde öğretiyordu. Pijama, elbise vs. vs. dikiyordum o bebeğe. Ondan sonra kaldı tabii, istikrarsızlığım o zamanlardan belliymiş valla. Şimdi küçük, sökük, dökük, yırtık filan dikerim ancak. (Elim iğne tutar onu anlatmaya çalışıyorum, ne zavallı hâller:))

Bazen mağazaları gezerken elime şirin fakat basit mi basit bir etek ya da elbise alıyorum, şöyle bir inceliyorum. Tanrım, ne pahalı! Oysa o kadar basit ki yapması. Yahut, bana öyle geliyor;) Eskiden anneme derdim; anne çok basit ya, o kadar dikiş kursuna gittin, sana dikiş makinesi bile aldım (söylenmez hediye edilen şey ama ben söylüyorum, evet. annem ya, olsun o kadar:)) yapsana bir şeyler bana. İlk önce; ne kadar gittim, ben basit şeyler öğrendim, şudur budur dedikten sonra, aslında kumaşıydı, dikişiydi, tüm zamazingosuydu derken, kızım sanırım hak ediyor bu fiyatı, al gitsin daha iyi diyordu! Sonra, bu ülkenin tekstil piyasasının ne kadar gelişmiş olduğunu, bol bol tekstil ürünü olduğunu ve çok ucuz olduklarını konuşmaya başlıyorduk fakat bu sohbet, bu yazının konusu değil:)

Uzattım yine, zengin kalkışı gibi bitiriş yapacağım, sevgiler çok ve kolay gelsin.

Adsız dedi ki...

Desenler çok güzelmiş Neo ama bunlardan kıyafet nasıl olur, canlandıramadım bir an gözümde. Eskiden annemle cuma pazarına giderdik Kadıköy'de. Bazen güzel kumaşlara da rastlardık. Çok da ucuz olurlardı. Pazarın yeri değişmiş şimdi pazarın, uzun zamandır gitmedim ben de.

Dikiş dikme fikrine bayılırım ben! Hele baharın sonu, yazın başı gibi muhakkak bir şeyler dikerim.Gerçi fiilin aslını o kadar sevmem ama bunun sebebi annemdir biraz da. Annem, sağolsun çok ince iş yapar. O, iki dakikada kesilip biçilip giyilecek tek yıldızlı Burda patronları bile elinde günlerce kalabilir. Dikişi ondan öğrenmiş olmam en büyük talihsizliğim! Ah annem ve yapılan her şey en güzeli olsun arzusu.. Annemle dikiş dikme cüretini göstermişseniz: Önce kumaş yıkanır, ütülenir, gerekirse ki hep gerekir! kenarları atmasın diye ince ince teğellenir. Sonra patron belirlenir, kesilir, kaymasın diye sıkı sıkı kumaşa iğnelenir, sonra etrafı çizilir, sonra yine kalıp çıkartılmadan çizgi takip edilerek kesilir. Ardından önce iğneyle sonra da sürfile mi, kaba teğel mi öyle ismi olan bir şeyler kumaşlar birbirine tutturulur, ilk prova yapılır. Sonra o teğeller incecik kesilerek kumaşlar birbirinden ayrılır. Böylece kesilen ipliklerden bir dikme yolu da hazırlamış olursun kendine. Ve nihayet gerçekten dikmeye, dikiş makinasının önüne geçmeye hazırsındır. Bu arada annem ilk dikişin renkli ve ucuz bir iplikle yapılmasını tavsiye eder ama ben artık isyan ederim, çok büyük bir cesaret örneği göstererek dikmeye başlayıveririm kumaşı! Annemin ikinci prova önerisini de reddeder "ne var teyzene çekeceğine biraz bana çekseydin, yalapşap dikiyorsun, heba oldu cânım kumaş" diye söylenerek yaptığım katliamı daha fazla görmemek için içeri geçerken ben mutlu mesut dikişime devam ederim. Teyzem, gerçekten, iki dakikada diker çünkü canı istedi mi. Bir modeli gözüne kestirir, kalıp bile çıkarmadan, keser biçer, teğelsiz meğelsiz dikiverir, hooop. Al sana iki dakikada harika bir etek.

Aaa, amma çenem düştü, yazdıkça yazmışım. Yani demem o ki sevgili Neo, bu procen beni pek heyecanlandırdı, hele etek dikmek çok hoş ve çok kolay bir şey, nasıl olsa annem de yanında değil, rahat rahat yaparsın. :) Burda'nın pratik dikiş dergileri oluyor, bende de var onlardan (annem bana geldi mi kaldırıyorum görmesin diye :) ), onlar da işine yarayabilir.

Sevgiler, öpüyorum,

PA

neo dedi ki...

justine,

ahaha! battaniye, dikiş diyince kafan karıştı diy mi? aslında neolitik nine'yim ben bakma sen :) genç görünsün diye neolitik hanım felan diyom kendime. neymiş tahminin?

ben de sökükleri dikerim, acilse pantolon, etek paçası filan kıvırırım da etek dikmek iddialı biraz. heycan yapıyorum.

ben de duyuyorum annenin söylediklerine benzer şeyleri, "hiç örüp/dikip uğraşma emeğine yazık, hazırı varken" vs. halbusi mesele oyalanmak, eğlenmek, ortaya kendi başına bi şey çıkarmak, en azından benim için. tabiy ucuza mal etmek de avantaj ama ben işin eğlencesindeyim daha çok eheh

sevgiler, enginarı yaptın mı? :)

...

pa,

bazı desenler dediğin gibi giysi olacak gibi değil ama birkaç tane gözüme kestirdim. şu resimdeki mesela, bir tane daha çiçekli vardı o. üzerine, gri ya da beyaz, sade bir tişörtle etek olarak hoş olabilir sanki?

ya çok kıskandım seni, sen şikayet ediyorsun ama isterdim öyle bir dikiş hocam olsun :) yani bi yandan hemen bitsin de giyeyim isterim ama bi yandan da bütün inceliklerini öğrenmek hoşuma giderdi.

etek fikri çok iyi geldi bana da. elbise, pantolon felan zor işler. ama etek basit olur gibi geliyor. internette gördüm, dediğin gibi burda'nın pratik dikiş sayıları oluyor, öyle bir şey alıcam. hatta bu akşam üşenmeyeyim de kabalcıya gideyim beşiktaş'a.

sevgiler, ben de öptüm.

endiseliperi dedi ki...

ben, kayıklı olanı, bir de diğer ağaç gövdesinde kuşlu olanı beğendim. seninle komşu olmayı ciddi ciddi istedim, neo. kışın birlikte battaniye örer, yazın dikiş yapar, molalarda meyve çayları, limonatalar içeriz.

biliyorsun benim dikiş makinam var, ama dikmeyi bilmiyorum. makinayı ilk aldığımda sümerbank'tan basma alıp, yarım saat içinde kendime bir elbise dikivermiştim:) PA, annen görse bu cüret ve cehalet karşısında ne yapardı, bilmem. neticede o kumaş, elbisemsi bir şey oldu. yakası eğri oldu, bir omzumdan düşüyor ama gayet şirin:) hem cep de diktim iki yanına:)

neo, ben küçükken annem elbiseme kuşak diksin isterdim ki, kocaman bir kurdele yapıp bağlayayım onu:)

burda komşulardan bir kuaför kız vardı, size öğretirim ben, demişti. ama galiba evlenecek o bu yaz, vakti olmaz.

ben japon kızlarının giydiği, düz elbiseleri seviyorum. askılı, eteği hafif çan şeklinde, fazladan hiç bir dikiş yok. öyle kolay ki. düz renk ama mesela omuzları çiçekli başka bir kumaşla askılı oluyor.

aa bir reklam şirketi sahibi bir kız arkadaşım vardı, onun hobisi de etek dikmekti. arkadaşım art direktördü, çok güzel tasarım yapıyordu, diğer bir arkadaşı da dikiyordu. düz renk etek üstüne, hani yastıklar üstüne desenler yapılır ya kumaşlarla, basit kuş şekli vs öyle bir şey. sonra bir dergide çıktı bu tasarımlar.

bence şahane fikir. sorun ekonomisi değil, oyalanmak ve kendi ellerinle bir şeyi becerebilmek. hatta bahar temizliği sıırasında ben de makinayı çıkarıp salona koyayım, belki ben de uygulamaya koyarım:)


sevgiler, öpücükler çok.

neo dedi ki...

güzel kumaşlar var diy mi? aslında çoğu daha çok çantadır, yastıktır, masa örtüsüdür dekoratif şeylere uygun gibi. komşu olsak süper olurdu gerçekten :)

yazarken senin dikiş makinesi de hatırladım. ben de heveslendim ama daha daha dikiş makinesinin nasıl çalıştığını keşfedemedim, dün iş çıkışı hava çok soguktu, beşiktaş'a gidip Burda da alamadım :( bahar gelmeyince bahar procesi de başlamıyormuş ühü!

o japon kızlarının giydiği diye anlattğın hani kırmızı, mavi olurlar, yakası minik düğmeli, kolsuz elbiseler mi? şurdaki gibi: http://www.mandarin-oriental.co.uk/chinese-girls-dress-blue-GD0510b1.JPG

kuşak da iyi fikirmiş bak, hiç aklıma gelmedi :)

o tür üstüne desen yapılan eteklerden galatasaray'da bir butikte görmüştüm. çok güzel ve pahalıcaydılar.

evet evet, sen de çıkar dikiş makinesini, etek istemezsen çanta dikersin belki?

çok sevgiler, ben de öptüm.

endiseliperi dedi ki...

ı-ıh bu değil. modern elbise, ama şeker kız elbisesi. bakarım ben, bulunca sana gösteririm.

sevgiler.

justine dedi ki...

Sevgili Neo,
aslında iyi yaş tahmin ederim. İyiden kastım şu; genellikle üç aşağı, beş yukarı kişinin yaşını bilirim. Çok uzun bir süredir hastanede çalışıyorum, hastaların yaşını sormadan yazarım ve tutar.
Buradan zor tabii, çok az veri var elimde;) Yine de, en fazla otuz filansın diyor ve çekiliyorum. (Sesin cıvıl cıvıl, değilsen bile öyle kabul ediyorum seni:))
Enginarı yaptım ve yazdım trajik hikâyesini. Kötü oldu, yalan yok.
Sevgiler.

neo dedi ki...

sevgili justin,

evet sen beni öyle kabul et, en fazla otuz :) aslında kırka doğru hızla yol alıyorum. ama öyle hissediyor muyum, tabiy ki hayır!

enginar hikayeni okudum, bana da bazen "aman enginarlar kararmasın" telaşı gereksiz geliyor ama peri'nin de dediği gibi mutfağın değiştirilmesi teklif dahi edilemez kuralları var :) kek pişerken ilk yarım saat fırın kapağı katiyen açılmamalı mesela (ben el feneriyle bakıyom fırının camından.)

peri de bahsetmiş, ben enginarları dörde bölüp buharda pişiren aparat üzerinde pişirdim (cümleye dikiz!) üzerine de dereotlu, limonlu, zeytinyağlı bir sos yaptım, ılıkken döktüm, pek nefis oldu.

sevgiler

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Hamarat Kızlara selam olsun!
İmrendim valla bu giydiğini dikme muhabbetinize, ancak nerde bende o sabır?! İçim daralıveriyor, kaçıyorum el işi yapmaktan.

Eline sağlık Neocum!
:))

neo dedi ki...

peri,

elbiseyle ilgili yorumunu kaçırmışım. şeker kız elbisesi diyince galiba anladım nasıl bi şey olduğunu.

...

ekmekçi kız,

iyi dedin, hamarat kızlar :) zaten öyleydi, iyice kız bilogu oldu burası. örgü, dikiş, enginar menginar...

küçük şeyler denesen aslında, hoşuna gidebilir, çok eğlenceli çünkü.