"sonsuzluğun seyrine dalmak"




Tapınağın yosunu üzerindeki kamelya, Kyoto dağlarının moru, mavi porselenden bir fincan... Geçici tutkuların ortasında bu saf güzelliklerin patlak vermesi hepimizin özlem duyduğu şey değil mi? Ve, bizlerin, Batı uygarlıklarının erişemediği şey de bu değil mi? 


Bizzat yaşamın hareketindeki sonsuzluğun seyrine dalınması. 

- "hayırdır, yine japon'a bağlamışsın neo" diyceksiniz muhtemelen ama buranın da olayı bu :) o tarz. sayfayı mor yapınca algıda seçicilik oldu, arkadaşıma vermek için getirdiğim kirpinin zarafeti kitabını karıştırırken çıktı bu bölüm karşıma. hemen biloga indira gandi :)

kitaptaki karakterlerden biri olan 12 yaşındaki kız "dünyanın hareketi günlüğü" başlığı altında bir şeyler yazıyor bazen. o başlığın hastasıyım, blogun mottosu olarak koysam çok mu iddialı olur acep?

- evde güzel bi bahar temizliği yapıldı, hoş bahar yok daha ortada ama olsun, dışarda üşüyüp uykuya dalan sardunyacıkları içeri aldım, nedense badem bi ilgi gösterdi bunlara, tezgahın altına gidip miyavlayıp durdu, kilo versin biraz diye mama dışında yiyecek bi şey vermiyoruz kendisine, gözü döndü iyice! 

- Ursula Le Guin'in rüyalı kitabını okuyorum, daha başındayım ama hoşuma gitti. bitirince ayrıntılı yazarım belki. 

- japonlu, bademli, kitaplı bir yazının daha sonuna geldik dostlar :) siz neler okuyor, neler izliyorsunuz?



4 yorum:

justine dedi ki...

Kara Kitap yanımda duruyor, tv'de sınav şifreleri diye bir başlık altında konuşuyorlar, ben bunların dışında bir şeyler düşünüyor, düşünüyor, düşünüyorum.

Yok aslında; ben şimdi, sadece çay içiyorum.
Oldu mu acaba bu cevap, kopya filan çekmedim valla;)
Bir de mor rengi severim ben.
Sevgiler Neo.

pelinpembesi dedi ki...

Patti smith çoluk çocuk okuyorum.Almodovarın konuş onunlasını seyrettim ayrıca saat 8 gibi..

karga'nın günü dedi ki...

Sana özenip okuduğum kitapları ay ay yazdığım defterime geçen ay birşey yazamadım. Şu bitmeyen tezim yüzünden okuduğum birkaç kitabı tekrar okumak durumnda kaldım. Bu yüzden onları saymıyorum. Geçen gün D&R'dan da boş bulunup Nil karaibrahimgilin kitabını aldım. Serviste giderken okuyayım diye. Ama yok hiç sevmedim. Bir gariplik var sanki cümlelerde. Eline geçerse bir bakar mısın? Yanılıyor muyum acaba?

neo dedi ki...

justine,

kara kitap benim kış romanım. hep soğukta, karda okudum. önce eskişehir'de, sonra burda. en sevdiğim kitaplardan, içinden cümleler hatırladığım..

ben de birazdan çay yapacağım, sonra da limonlu cheese cake, ofisten arkadaşlara sözüm var :)

benden de sevgiler justine.

...

buket,

merak ediyorum o kitabı, güzel mi? almodovar da iyiymiş. ben de dün akşam kaybedenler kulübü'nü izledim. kaç zamandır sinemaya gitmiyordum, son bir haftada üç film izledim, özlemişim.

...

gamlı baykuş,

hiç sorma, ben de koca mart'ı iki kitapla geçiştirdim, skandal bi durum benim açımdan :)

nil karaibrahimgil'in arada sırada köşe yazılarını okuyorum, pek parlak değiller bana kalırsa da. ama bazı şarkılarını severim, akbaba, gitme yoksa vs. şarkı yazsın bence :)