aslinda bir kisiye yazilir hersey...


universitede cok kiymet verdigim bir hocamiz vardi, derslerini hic kacirmadan takip eder, ders aralarindaki cay molalarinda da etrafini sarar, bir seyler daha anlatsin diye gozunun icine bakardik. o soylemisti, "aslinda hocalar sinifta birini gozune kestirir ve dersi ona anlatir". yani koca sinifta biri, sordugu bir sey ya da anladigini belli eden bir bakisiyla hocanin dikkatini ceker, sonra da dersler tum sınıfa anlatilir gibi gorunurken ona anlatilirmis. bu, baska seyler icin de gecerli sanki diye dusunmustum sonradan, guzel bir film aslinda o belirli kisiye cekilir, guzel bir roman o bir kisi icin yazilir.


anthony hopkins'in bir filminde bir konferans sahnesi vardi, adam kalabalık bir salonda etkileyici bir konusma yapiyor, konusmanin sonunda herkes ayakta alkisliyor falan.. adam son anda fark ediyor ki sevdigi kadin da o kalabaligin icinde... o konusmayi gercekten yaptigi kisinin de orada olusuna o kadar seviniyor ve bu sevinci yuzunden oyle guzel okunuyor ki!

simdi siz "sen ne diyosun neolitik hanim? bu blogun yazildigi biri mi var?" derseniz, yok valla, birine yazilmiyor ama genel olarak bu tur seylerin seslendigi -belki de henuz karsilasilmamis ya da coktan geride birakilmis- biri hep var gibi geliyor bana diyorum.

10 yorum:

dreamsact dedi ki...

evet öyledir.. tecrübeyle sabittir..

bunu ilk farkettiğimde kendimle komik bir etik tartışmaya girmiştim ("bütün etik tartışmalar komik değil mi?" demekte herkes özgür tabi).. sonra buradan hareketle yaptığımın etiğe aykırı değil hayatın etiğe aykırı olduğunu anladım. yok bu çok spekülatif oldu değiştiriyorum; hayatın sandığımdan daha başka bir şey olduğunu anladım. zaten hep böyle oluyor. hep sandığımdan daha başka bir şey olduğunu anlıyorum ama ne olduğunu bir türlü anlayamıyorum (allahım çok mu sıradanım?!) ..

hem, bu bir kişinin nesnesi olması da gerekmeyebilir. henüz bulunmamıştır mesela ya da hiç olmamıştır.. bir fikirden ibarettir. fikirler de bir oluş mudur diye de sorulabilir. ama bu soruyu muhatap almaya üşenirim.. neyse, çok açıldım tekrardan sığ ve güvenli sulara döneyim..

bak mesela bu hissi, bir kişiye yazılmış olma hissini en çok orhan pamuk'ta farkederim. "okuyucu" der bir anda; "ey okuyucu".. aslında evvelinde okuyucunun temsili eşgalini de vermiştir.. hele o "yeni bir hayat" yok mu. tamamen bu hisle yazılmıştır sanki.. neyse (kaçıncı neyse oldu bu yahu), pamuk ipliğiyle bağlandığımız pamuk'u bir yana bırakalım.

evet, ben öyle yazarım, öyle çekerim.. bak işte gaza geldim.. epeydir böyle gaza getiren bi'şeyler okumuyordum.. metabolizmaya gaz verecek sinir uçlarına dokunacak sanırım yazdıkların.. ne ala..
lakin menteş'i pek sevemem. o ayrı.. :)

yorum olmaktan çıktı, sonu gelmeyecek bunun.. dedim ya gaza geldim. frene basıyorum..

vesselam..

neo dedi ki...

"hayatin sandigindan daha baska bir sey oldugunu anlamak"la omrunu geciren biri olarak :) yorumun icime su serpti. evet dedigin gibi "zaten hep oyle oluyor."

yeni hayat, soylemek istedigimi anlatmak icin cok iyi bir ornek. "aslında bir kisiye yazılır hersey... bkz. yeni hayat" desem de olurmus. kara kitap'ta da bu gozle okundugunda sahane ornekler vardır. (o da ayrı bir yazi konusu olsun)

ve son olarak; gaza getiren seyler yazmakta oldugumu tahmin etmiyordum, şaşırdım ve ziyadesiyle mutlu oldum. boyle gaza getiren yorumlar okursam ben frene basmayabilir, habire yazabilirim ;)

dreamsact dedi ki...

benim yorumculuğumun da blogırlığım gibi non-periyodik (hatta anti-periyodik) ve kaotik olmasından mülhem böyle fasılaların olmasını mazur görünüz.. valla neden böyle osmanlıca esintili yazıyorum hiçbir fikrim yok..

yazmadığım aralarda ne oluyor, ne bitiyor, kim bana sitem ediyor hepsinin farkındayımdır ama :) evet, bu da ilginç bir durum.. belki aralar da bir kişi içindir. bilemedim..

bu arada ilk yorumda "yeni hayat"a yeni bir hayat dediğimi farkettim ve kendimden utandım. yüzüm kızardı..

neo dedi ki...

osmanlica esintili yazmak bendenizi de zaman zaman yoklayan bir temayül, "fekat niçün böyle oluyor" derseniz vallahi en ufak bir fikrim yok :)

dogru dedin, aralar da bir kisi icindir.

yeni bir hayat'a takılma bence diyecegim ama ben de fena halde takilirdim oyle yazsam :P hiç olacak şey mi? cık cık! (latife ediyorum, gulup gecesin diye, tamam mi?)

bak bloga sen haber vermeden bir suru kisi geldi diye kizmistin ya, bu yaziya ikimizden baska yorum yazan yok, oyleymis gibi yapabiliriz burada ;)

metin dedi ki...

Heh heh! Siz öyle sanın neolitik hanım!

neo dedi ki...

ilahi metin bey,

pek muzipsiniz :)

dreamsact dedi ki...

oh, rahatladım. kimse yazmamış.. metin abi bizden..

kurtarılmış bir alanım var. bu güzel..

önümüzdeki iki hafta da geçsin ardından daha özgür ve daha az zaman-daralması yaşayan biri olacağımı umuyorum.. yani hiç zamanın olmuyor mu yazmak için. oluyor elbet.. ama yazamıyorum sonu belli zamanlarda, konuşamadığım ve keyif almaktan yoksun kaldığım gibi.. aslında bunu aşmam gerekiyor artık bir şekilde fekat hiç içimden gelmiyor. biliyorum hep bir sıkıntı olacak hayatımda bu takıntım ama n'apim.. neyse, ilk fırsatta etrafta bir arz-ı endam edeyim.

hala en güzel keşiflerimden birisi bu blog.. :)

umarım iysindir..

fatih demir dedi ki...

Oncelikle Halid kardesime ayip olmasin diye "bütün etik tartışmalar komik değil mi?" yazayim :)

"Aslinda bir kisiye yazilir hersey" quote'u (turkcesi nedir ki? bunun slogan, guzel soz, deyim, atasozu :)) bana da "dogrudur bir kisiye yazilir ama hangi bir kisiye?" sorusunu sorduruyor...

Yani soyle ki : Simdi ilkokul askim Nilay'in okuyacagini dusunerek yazdigim yaziyi ortaokul askim Ebru okur da uzerine alinir beni ararsa bence islem tamamdir :p

Buna bir bakima herkese mavi boncuk dagitma falan da diyebiliriz... Yoksa kime yazildigi neden gizlensin ki?

neo dedi ki...

"hangi bir kişiye" enteresan bir soru, ben diyorum ki, bunun cevabını bazen yazarın kendisi bile bilemeyebilir.

diyelim ki bir ruh halini, onu paylasan biri olup olmadıgını bilmeden yazıya dökmüştür, orada kendini yalnız zannederken bir bakar ki "aa birileri daha orda değil miymiş?" (kasıtlı bir gizleme değil yani, bilinçsiz bir şey, kendi de farkında degil, boncugun, mavinin..)

bir de şu var, sizin dediğiniz gibi, "nilay'ı düşünerek yazılan yazıyı ebru üzerine alınıp sizi ararsa" bence "işlem tamam"dan ziyade "hay allah" olur :)

fatih demir dedi ki...

Neolitik Hanim,
Yok yok eger Nilay'in en yakin arkladasi ararsa "Hay Allah" olur :)))
Diger turlu niye olsun :)

Saka bir yana bence o yazi zaten kim ararsa arasin yeterki arasin diyerek bir bogulma aninda yazilmistir... Bir bogulma aninda yazilmadi ise yani bir imdat cagrisi degilse inanip da cevap veren cikmiyacaktir cogu zaman...