"festival gibisin katılmak istiyorum"*


ekmekci kız da yazdı birkaç gün önce, bir festival yazısı yazmanın vaktidir. yılların festival takipcisi, kültür-sanat ortamlarının gediklisi biri gibi şöyle ukalaca şeyler desem mesela:

"bu sene programı zayıf buldum şekerim, gecen yıl öyle miydi ya, filmleri eleyemediğimizden uykularımız kaçıyordu :p"

"afişi de begenmedim hiç, ne o öyle, insan hakları, sansür vs gibi şeylere göndermeyse, artık böyle mevzularda daha başka, şenlikli, ümitvar şeyler yapılıyor nicedir, çok doksanlar gördüm bu dizaynı."

ya da üç kuruş harçlığıyla bilet almış, okulu asıp film izleyecek bir öğrencinin heves ve heyecanıyla şöyle şeyler:

"abicim, bazı günler dört filme gidiyorum, hele bir tane altı saatlik film varmıs, süper yaa! "

"bu yıl illa ki kuzey avrupa sineması diyorum ben, o bungunlukları yok mu, bayılıyorum! "

neyse, daha fazla uzatmayayım, öyle çok fanatik düzeyde bir takipcisi olmamakla birlikte (geçen yıllarda, üşenip gitmediğim filmler oldu mesela) bu yıl da katalog tarandı, seçilen filmler birbirleriyle çakışıyor mu bakıldı, sonunda gişeye gidip biletler alındı, bilet kalmayan seanslar için de festivalde çalışan arkadaşları tacize başlandı. bu yıl da 24:00 seansına bir biletimiz var, o saatte sinemaya gitmek enteresan oluyor. allahtan korku filmi, yoksa kesin uyuklarım. -marcello mastroianni'nin siyah-beyaz bir filminin son bölümünde uyumuştum bi keresinde. gözümü açtığımda jenerik akıyordu, yanımdakine caktırmayayım diye, yuvarlak laflar etmiştim film hakkında -festival seyircisi uyur mu hiç, çok ayıp :)

not: başlıktaki veciz laf, kenan doğulu'nun bir şarkısından.
fotograf da pret a porter filminden, marcello mastroianni ve sophia loren. marcello sophia’ya öyle diyormuş gibi geldi kareyi görünce :)


3 yorum:

endiseliperi dedi ki...

açıklıyorum:
barcelona haritası, ölmek zamanı, martin frost'un iç dünyası, paris, kırmızı balonun yolculuğu, vahşi zarafet, lütfen geri sar, dante.

aleksandra'yı, bir amerikan suçu'nu ve hatırlayamadığım birkaç filmi daha izledik.

bora bazılarına bilet bulmuş, bazılarına ise bulamamış. malum bizim karşıya geçmemiz zor. paris filmini ise baştan eledi. tanıtım yazısında sevginin önemi filan anlaşılıyor filmde gibi "hap"cümleciklere gıcık olduğu ve bu filmin de o tarz olduğu yolundaki güçlü sezgisi yüzünden.

ben de zayıf buldum listeyi, neredeyse illaki izlenmesi gereken bir film de göremedim.

sevgiler.

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Neocuğum,

Başlıktaki şarkı sözünü hiç duymamıştım; çok eğlenceliymiş. Katıl şekerim, diyesi geliyor insanın.:))
Ayrıca, fotoğrafa altyazı koyma çalışmanı çok beğendim; cuk oturmuş.
Sinemada uyumak denince, hem de öyle güzel olur ki diyeyim. Biz insan değil miyiz, uykumuz gelemez mi?:)
Keyifli seyirler dilerim.

neo dedi ki...

peri,

biletler evde, aksamlari da bilgisayari goturmuyorum, o yüzen yazamadim sectigimiz filmleri.

anadolu'nun şarkıları diye müzikli bir film vardı, biz de ona bilet bulamadık. ek gosterim koymuslar ama sabah saatinde. film tanıtım yazılarına ben de gıcık olurum çoğu zaman, saçma sapan yazılmışsa mesela, güzel bir filmi kaçırmana bile neden olurlar.

internetten birkac japon filmi indirmis bir arkadasim, onlar var bir de. bu ara japon yazarlar, japon filmleri çıkıyor karşıma hep.

sevgiler

...

ekmekci kız,

guzel şarkı diy mi? :) aslında bu fotograf + şarkı sözü tesadüfen cıktı ortaya ama iyi fikir, yenilerini de bulmalı.

sana da iyi seyirler..