Medeniyetin bu kadarı fazla* (Ahmet Haşim)


Seyahatimin hedefi Frankfurt'a gece yarısından sonra ikiye yirmi kala vardık; gecikmiş saate rağmen derinden derine her taraftan makine gürültüleri duyulan bu ticaret ve sanayi şehrine muhteşem ekspresimizden kaç kişi indi tahmin edersiniz? Yalnız iki kişi: Ben, bir de midesinden rahatsız genç bir Romanyalı.

Çelikten, camdan ve mermerden yapılmış girift ve havai güzelliği hakkında ancak Belçikalı büyük şair Verhaeren'in şiirlerinin fikir verebileceği büyük istasyonun kocaman cam holü altında, boş rıhtım üzerinde iki yorgun seyyahın uykulu ayak sesleri ne gülünç akisler yapıyordu.

(...) Hayatında büyük bir Avrupa şehri gören bir adam, kendini, sonradan göreceği bütün büyük Avrupa şehirlerini önceden görmüş sayabilir: Bu şehirler o kadar birbirinin eşidir. (...) Gece karanlığında içine girdiğimiz bu büyük Avrupa şehrinin ikinci sabah, binaları, caddeleri, mağazaları ve kalabalığıyla görünce kendimde en ufak hayrete benzer bir şey duymadım. Zira karşındaki o büyük hayat iniş ve çıkışının ismi Frankfurt olduğu gibi, pekala Paris, Londra, Viyana veya Budapeşte de olabilirdi.

(...) Frankfurt'a gelince, o, bütün ikinci derece Alman şehirleri gibi ahalisi saat onda horlayan tatsız bir aile şehirdir.

(...) Rumpleyer kahvesi önünden kalkan tramvaya biniyoruz. Hareket: İki tarafımızdan meydanlar, bahçeler, mağazalar, binalar, renkli resimler gibi akıp gidiyor. Yarabbi! Bu şehirde ufak bir yıkıntı, küçük bir ihmal, yerine konulması unutulmuş bir taş, kapatılmamış bir çukur yok mu? Bıçak gibi keskin hatları her tarafta yükselen bu kusursuz geometri içinde insan nefes darlıkları duyuyor. Medeniyetin bu kadarı fazla, Ruskin'in dediği gibi muhayyilenin mes'ut bir faaliyete girebilmesi için biraz harabe görmek de lazım...


*Ahmet Haşim / Frankfurt Seyahatnamesi

**Neolitik Hanım'ın Frankfurt notları da yakında bu sayfalarda. Ahmet Haşim şehri yerden yere vurmuş lakin onun bir şeyi beğendiği pek görülmemiştir. Neo'nun da yer yer katıldığı noktalar var ama o kadar sıkıcı bir şehir değil yahu..

5 yorum:

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

İlk satırlarda, "ne treni yahu, ekonomik kriz mi nedir?" demeye başalmıştım ki, uyandım.
Her zamanki aceleci halim, işte! :))
Hoşgeldin.
Senin seyahatnameni dört gözle bekliyorum.
:)

endiseliperi dedi ki...

neo hanım'cığım, bugün ziyaret günüm. sabah sana uzun bir mektup yazayım, dedim, sonra işler girdi araya, işler girince de bütün dikkatim dağıldı. artık başka sefere.

mutlu yıllar dilerim, çok öperim.

sevgiler.

neo dedi ki...

ekmekci kız,

ehehe, tahmin ettim aslında ilk cümlelerin öyle bir yanılgıya neden olabileceğini ama hoşuma gitti bu ihtimal (muzip bi kişiyim :)

hoşbulduk. hafta bitti, bi türlü fırsat bulup yazadım notları, neyse az önce girdim. dağınık oldu biraz ama neyse...

sevgiler

...


peri,

ooo aman efendim, kimleri görüyorum, kimleri diye, abartılı bir girizgah yapabilir miyim :) ne iyi ettin de geldin, mektup da olur, kısacık uğrasan da, hepsi kabulüm.

yılbaşı yazını zevkle okudum, yaptığın işleri, arçil'le konuşmanı, ne güzeldi...

ben de sana mutlu yıllar dilerim, çok çok öperim.

sevgiler

Adsız dedi ki...

Memlekete hoşgeldiniz! Frankfurt maceralarınızı merak edeceğimizi söylemiştik, hadi bakalım... Ahmet Haşim de kim oluyormuş demek aklımızın ucundan geçmez ama Neolitik Hanım kimdir biliyoruz efenim!

neo dedi ki...

metin bey,

hoşbulduk, dağınık oldu ama bi şeyler yazdım frankfurt'a ilişkin. bizimki daha çok müze ağırlıklı bir gezi oldu. ahmet haşim tedavi için gitmiş, alman hastaneleri ve hastalığa bakış açılarını yazdığı bölümler enteresan, onları da alıntılamalı bir ara.