tembel blogcunun günlüğü



yahu kaç gün oldu, yeni bir şey giremedik sayfaya, ne yazsam? aklıma da bir şey geldiği yok, etrafta marakeş'e, londra'ya gitmis arkadaşlar var, onların seyahat anılarını mı apartsam? "neo marakeş'ten bildiriyor: efenim bunların bizim güvece benzer bir toprak tencereleri var tajin diye, kapağı hafif kubbemsi, bunda bir kuzu eti yapıyorlar, nefis nefis!" yok ya, fotograf işini nasıl çözücem, hem benim küçük çaplı da olsa bi şöhretim var, sahte anılarla riske atmayayım.

badem'in yeni maceralarını mı yazsam: burnunun ucunda uçuşup duran kuş büyüklüğündeki kara sineğe olan kayıtsızlığını mesela? ya da kucağıma alınca çıkardığı komik sesi? neyse, badem'le ilgili başka planlarım var.

bu ara okudugum polisiyeyi yazsam ama daha bitmedi ve şiddet dozu biraz fazla, yok yok, sonra başka bir kitabı yazarım.

yeni tanıyıp sevdigim ressam jawlensky'i tanıtsam, ona da mesai lazım, akşamları tembelliği bırakıp yazmalıyım.

yok, bu günlerde benden iş çıkmıycak pek.. biraz mola vereyim, yeni malzeme toparlayayım.

neo the tembel blogcu

7 yorum:

serpil dedi ki...

Badem'in yeni maceralarını, polisiyeyi ve şu ressamı yazmanı istirham ediyorum.
Marakeş'i de yaz, çok merak ediyorum orayı, sayfana konuk yazar alırsın o arkadaşını, olur biter.
Esen kalınız Neolitik Hanimciğim :))

serpil dedi ki...

Yine ben. Badem'in yepisyeni fotolarına baktım şimdi, bayıldım, ne şeker şey öyle, Badem değil sanki Akide :)

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Neocuğum,
Nedir o tembellik lakırdıları?
Yok öyle bi şey, çalışkansınız siz efeem.:))
Bendeniz de Jawlensky istirham edenlerdenim, sizden.
Kabul buyurunuz, recamı.
:P

Vladimir dedi ki...

Blog blog gezerken yolum buraya düştü. Kediniz badem benim beyaz kedime çok benziyor. LÜtfen onun maceralarını anlatır mısınız?

Sevgi ve saygılarımla.

Adsız dedi ki...

Tembellik ömrü uzatır derler ya yalandır yalan. Neolitik Hanım'a tembellik yakışmaz demiş atalarımız.

neo dedi ki...

serpil,

badem'e özel bir flickr sayfası açmak niyetim var, sık sık yeni resimlerini koyarim, hikayelerini yazarım, buradan da duyururum sizlere.

ressamı yazdım haftasonu, az once de sayfaya koydum.

marakeş'e giden arkadaş pek yogun biri, ben biraz ayrıntılı bilgi alırsam yazarım artık.

siz de esen kalınız serpil hanimcigim :)

...

ekmekci kız,

valla bu ara öyle bir miskinlik, bir üşengeçlik var ki üzerimde anlatamam. haftasonu biraz bogazım agriyordu, ateşim de çıkınca evden cıkmadan yattım. sonunda yatmaktan da sıkıldım, şu ressamı yazayım dedim. ateş yüksek olunca biraz abukladım gibi geldi ama takılmadım, koydum sayfaya. böylece recanız da yerine gelmiş oldu :)

...

hoşgeldiniz vladimir,

sizin kedinin fotografları var mı bi yerlerde? siz de onu anlatın bize. badem'i yazacagimdir, endise buyurmayınız :)

...

metin bey,

bence dogrudur o tembellik ve ömür arasındaki ilişki... tecrube ettim, bi sey yapmayınca zaman daha yavas geciyor, e bu da hiç olmazsa his olarak uzatiyordur ömrü. neyse, sonunda tembellikten de sıkıldım, yeşil sahalara sanat dolu bir yazıyla döndüm :) (yeşil saha deyince, sizin teknik direktör arkadaş da dönecek idi, noldu aceba?)

Adsız dedi ki...

Neolitik Hanımcığım,

Siz böyle deyince aklıma yine Kunderacığım canımcım düştü!

***
Benim teknik direktör arkadaşa bi haller oldu. Eğer bana saçma bi nedenle küstüyse falan ağzını burnunu dağıtıcam onun. Yüksek müsaadenizle buradan naklen ilan edeyim kendisine. Siz de şahidim olunuz lütfen.