neolitik ne yazar?

- neolitik ne yazar?

a) kedi badem'in maceraları
b) yeni çıkan abur cubur
c) -üşenmezse- sevdigi kitaplar
d) ingiliz aktörler
e) arada bi kültür-sanat
f) seyahat
g) hepsi

- peki bu ara bunlardan hangisini yazmak istemekte, "şunu yazsam" diye heveslenmektedir?

a) hiçbirini

- peki ama niçün?

a) çünkü bu sene kışın çok uzadığını,
üşümekten yorulduğunu,
paltolardan bıktığını,
kat kat sarınıp çıkmaktan bezdiğini,
elindeki kitabı bir türlü bitiremeyecek kadar üşengeç,
haftalardır bir türlü işlerini ayarlayıp eskişehir'e gidemeyecek kadar beceriksiz,
hep kendi dertlerini anlatıp ona bi "sen ne haldesin, iyi misin hoş musun?" demeyen arkadaşına "ya bi sus" diyemeyecek kadar korkak,
oscarlı filmleri görmek üzere harekete geçemeyecek kadar üşengeç (tekrara düştü bak) olduğunu düşünen bi insan olup çıktı son günlerde.. neden böyle oldu bilemiyor, aslında kışı da severdi ama üst üste öksürük, ateş vs. yataklara düştü, ondan mıı, hava hep karanlık, kapalı, onun bünyeye etkisi mi?belli degil.

durum böyleyken böyledir neo'nun sevgili takipçileri..

*resim www.linocreative.com.au sitesinden, daha baska guzel şeyler var, daktilolar, baykuşlar, bisikletler, maymunlar, muffin'ler :)

9 yorum:

elektra dedi ki...

geçmiş olsun neolitikçim, ne oldun? sen hava ısınsın artık diye, ben bu kadar grisin, soğuksun, bari kar yap da git be kış diye diye bunalımlardayım:(

serpil dedi ki...

Geçmiş olsun neolitik hanımcığım, haklısın ama sensiz de olmuyor ki. Kış diyorsan bitti bitti, bak Şubat gidiyor.
Eskişehir'e gitmek te iyi gelir sana.Ben hiç görmedim Eskişehir'i ama resimlerini gördüm geçenlerde,ne kadar güzel bir yer öyle.
Sevgilerimle.

Elif Derviş dedi ki...

Kıştan ben de bıktım valla bu sene. Kat kat kat giyin soyun yine giyin yine çıkar....öfff... şöyle bi tişört bi kot giymek istiyorum yahu...

Adsız dedi ki...

Eskişehir deyince benim aklıma hep trenler ve üstüne ince ince yağmur yağan kırmızı bir toprak, bir de küçümencik, eğri büğrü bir otogar gelir.

Geçmiş olsun efenim. Bu kış, benim de canıma okudu valla.

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Neocuğum,
Ne oldu sana yahu?
Bak sıcak iklimlere gezi yapan birinin ağzından yazı yazdım. Belki, o sıcaklık sana iyi gelir?
Geçmiş olsun, canım. :))

gülçin dedi ki...

ah neo, laf aramızda bu kış ben de kendime pek sinir oluyorum. haftasonları pat diye bitiyor ben hala uykumu alamamış oluyorum; işgünlerinde dışarıda olduğum tüm saatler karanlık, ıslak ve soğuk; geçen gün gayya kuyusuna benzeyen gardolabımda bu kış hiç giymediğim ve hatırlamadığım bir pantolon buldumm, onu giyip duruyorum; saçlarımı bile yıkayasım yok newrdeyse, böyk. geçecek, geçecek, bak farkındayız :)

sevgiler.

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Hadi ama, Neo!
İyileşmedin mi daha?
Yoksa yolculukta mısın?
Ses ver, lütfen...
:))

neo dedi ki...

ekmekci kız,

iyileştim iyileştim de bu ara işler çok, bir türlü fırsat bulup yazamadım.

en kısa zamanda yazacagım.

sevgiler :))

neo dedi ki...

elektra,

teşekkür ederim, valla noldum bilmem, kışı seven insanım diye geziyordum bu yıla kadar, "hava kapalı olsun da evde oturalım, eski türk filmi izleyelim, çayla kurabiye yiyelim vs." ama yok bunlar kesmiyor, "güneş çıksın da dışarı atalım kendimizi" diyen bir ses belirdi içimde bu sene :)

...

serpil,

eskişehir'e gidicem ama bu hafta ordan gelen kuzen de, "cok soguk sakın gitme, ben o yüzden istanbul'a kactım haftasonu" diyince yine bi üşengeçlik geldi üzerime. eskişehir güzeldir, giderek de daha güzel oluyor.

sevgiler

...

elif,

al benden de o kadar, yaz fotograflarına bakıp duruyorum, ne güzel tiril tiril etekler, şıpıdık terlikler.. neyse çok fazla şikayetlenmeyeyim, onu da sevmiyorum çünkü. modern/kentli insanın mızmızlanmaları gibi geliyor bunlar bir yandan da, tarlamız-bahçemiz vs. olsaydı mevsimler hayatımızın bir parçası olurdu, gelişlerini-gidişlerini sevinçle ya da bıkkınlıkla değil doğal karşılardık.

...

metin bey,

eskişehir'in otogarı değil ama istasyonu hala insana "zamansız şehirlerden biri burası" duygusu veriyor. gecenin bir vakti istasyonda duraklayan trenlere yanaşıp haşhaşlı çörek satan birileri var hala ya da öğleden sonraları okuldan çıkıp trenlere bakmaya gelen çocuklar...

...

gülçin,

o kadar tanıdık ki o yazdıgın türden haftasonları! uyku yetmiyor, dışarı çıkacak motivasyonu da kara kara bulutlar emiyor, haftalardır kuaföre gitmeye niyetleniyorum, saçlar ufaktan rapunzel kıvamına geldi ama yok, harekete geçemiyorum bir türlü.

sevgiler