yağmurlar, kediler...



babaannem, evin kedisi Sırma, patisini yalayıp kulağının arkasından geçirdikçe, "kediler böyle yapmaya başladı mı yağmur yağar" derdi. bilginin doğruluğunu test etmedim hiç ama yaşlıların dünyaya, dünyanın işleyişine dair kurduğu bu tür kulağa irrasyonel gelen bağlantılar, kehanetler öteden beri hoşuma gider. dün ofisin kedisinin büyük bir ilgiyle camdan yağmuru seyrettiğini görünce babaannemin söyledikleri aklıma geldi. bizim Uzunbacak (herkes baska bi isimle sesleniyor kendisine, Uzunbacak, Paspas, Şirin) kırtasiye dolabının üzerine çıkmış, damlaları gözleriyle takip ederek uzun uzun yağmuru izledi, e bana da araştırmacı blogcu olarak yanımdan eksik etmediğim makinemle fotoğrafını çekmek düştü. sonra acaba yağmurla kediler arasında gerçekten bir bağlantı var mı diye Google'a anahtar kelimeleri yazınca gördüm ki kedilerin hareketleriyle yağmur ilişkisi yaygın bir inanışmış. Google'da kedi-yağmur diye aratınca Fransız yazar Marcel Aymé'nin "yağmur yağdıran kedi" öyküsü karşıma çıktı. öykü kısaca, patisini yalayıp kulağının arkasından geçirdikçe yağmur yağdıran Alfonso adlı bir kedinin, insanların onu kızdırması yüzünden uzun süre yağmur yağdırmamasını, kuraklık yüzünden perişan olan insanların da kediye yaptıklarından pişman oluşunu anlatıyor. ekşi sözlükten öğrendiğime göre aslında öykünün orijinal adı "kedinin patisi" imiş ama bu isim daha güzel olmuş bence de.

yağmur yine başladı, evin kedisi Badem ve ofisin kedisi Uzunbacak'ın günlerdir süren bu yağmurda parmakları -patileri- olduğundan şüpheleniyorum :)

12 yorum:

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Babaanneciğinin sözüne inanmalıydın, Neocuğum! Pati yalayıp, kualk arkasından geçirmek demek, hımmm.:))

Bir de sanırım, benim de bu yağmur işinde parmağım var. Çocukluğumun yağmur oluğu tıpırtılarını andıkça, yağıyor da yağıyor.:)))

gülçin dedi ki...

resimlerle yazı çok güzel olmuş neolitik hanımcığım, bu yağmurlu ve karanlık kış akşamında içimi ısıttı, sağolasın.

sevgiler.

not: demek ki neymiş, fotograf makinası hep yanında olmalıymış.

Elif Derviş dedi ki...

ya ofiste kediniz olması ne güzel bir şey :)) Ben de sınıfıma istiyorum bir(kaç) tane :))

elektra dedi ki...

allah allah, babaannen ve marcel aynı şeyi nasıl biliyorlar yaaa???bu genetik bilgi aktarımı hikayesine kadar gidecek şimdi kafamda. taaaa pagan döneme falan da götürtürüm hatta, yaparım. buralara kadar gidecek bir googlelamaya yabancı dilim yetseydi keşke. kesin bunun altından bir şey çıkar, kesin:)

Arzu Çur dedi ki...

Marcel Aymé :) Can Yayınları'ndan çıkan kitapları vardı. Nuhun Gemisi idi galiba benim okuduğum kitabı. Anımsadım, gülümsedim. Babaannen de aynı yazarı okumuş olmasın sakın? (Gördüğünüz gibi benim mnatığım Elektra'nınkinden daha kısa olan yolu izliyor:)

asliberry dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
asliberry dedi ki...

Ne tesadüf, dün akşam 20.00 sularında sarhoş kafayla Yaman'la Yoga yaptım, sonra Yaman'ı uyuttum. Mehmet zaten Yaman'dan önce sızmıştı.(O daha çok içmişti, gündüz içkisi çok fena yapıyor) Her neyse, ütüyü taktım, bir bira daha açtım, bir de TRT-2'de bunalım bir film vardı. Yıldız Kenter'in (herkes nefret ediyor, oyunculuğunu abartılı buluyor. Bilmiyorum ki tiyatro başka nasıl yapılır. Ben öyle büyük büyük mimikleri severim. Çok eski kafalıyım sanırım.) (Ne dağınık yazdım ya) Neyse! Kanser hastası, yaşlı bir kadın kedisini bırakacak yer bulamadığından ölemiyordu. Sonunda üzüntüden öldü, kedisi sokakta kaldı, yağmurun altında sırılsıklam oldu. Kadına yıllardır platonik bir şekilde aşık olan, ufak bir teknenin kaptanı, kedilerden nefret etmesine rağmen, kediyi sokakta bırakmadı.

Adsız dedi ki...

Aslının bahsettiği filmi hatırladım. Kedinin adı neydi sultan mı sakız mı? beyaz çok güzel bir kediydi. harbiden ya ofiste kedi ne güzel birşey neolitik hanımcım.

müzi dedi ki...

Uzunbacak yağmuru ne güzel seyrediyor öyle. ne tatlı bir sakinlik. ne düşünüyor acaba o an? hayvanlar düşünmez türünden şeyler söylerler bir de. ne münasebet efendim ne münasebet.

neo dedi ki...

ekmekci kız,

yagmur kara çevirecek diyorlar, bunda elektra'nın parmağı olduguna adım gibi eminim :)

yağmur tıpırtılarına eyvallah ama biraz da güneşli günleri mi anmalı, kaç gündür kapalı hava yüzünden, uyumaktan başka bi şey yapasım yok.

bir babaanne sözüyle bitireyim sızlanmamı, "ee kış, kışlığını yapacak tabiy" :)

***

gülçin,

begendigine çok sevindim, bir öğle vakti çıkıverdi yazı. ve evet fotoğraf makinesini yanımızdan ayırmamak lazım, kedi çıkar, ünlü biri çıkar, belli olmaz :)

***

elif,

bu kedi bizim ofise günlerce gidip gelerek kendini kabul ettirmeyi başardı. muhtemelen sokağa atılmış bir ev kedisi, o kadar sokulgan ve konuşkan olmasını ona bagliyoruz. sabah mamasını yiyor, gün boyunca kombinin oldugu sicacık odada uyuyor, aksamüstü canı oyun ya da kucak isterse birimize yanaşıyor. kedi sevmeyenleri bile yumuşattı kerata :) evet evet her ofise bir kedi kampanyası başlatılsın!

***

elektra,

şimdi, bu mesele benim de kafama takıldı, hemen sihirli anahtar kelimeleri yazarak google'a başvurdum ve yalnız fransızlarda değil, iskoçlarda, ingilizlerde de aynı inanışın olduğunu tespit ettim. direkt bağlantı kurmamışlar ama bana kalırsa şöyle bir durum var, pagan döneme kadar gitmese de epey eski zamanlardan beri cadılarla kediler arasında bir ilişki kurulur ya, o dönemlerde açıklayamadıkları bir sürü şeyi cadıların üstüne atıp peşlerine düşen insancıklar, arada kedilere de böyle bir güç atfetmişler gibi geliyor. yağmurla kedi arasındaki ilişkiyi açıkladım da bunun bu kadar yaygın olması nedendir dersen, bak orda tıkandım, benim köyde büyümüş tatar babaannemle ingilizleri, fransızları, iskoçları birbirine ne bağlar bilemiyorum. belki bizimkilerin ataları iskoçtur diye bi spekülasyon atıp iyice ortalığı karıştırayım bari :)

ha bi de dünyanın geri kalanında da (asya diyelim kabaca), kediyi ıslatırsan, yıkarsan yağmur yağacağına inanılıyormuş. kedilerle su arasında var bi şeyler kardeşim!

***

arzu,

sanmam, babaannem hiç kitap okumamıştır, gazete severdi rahmetli.. marcel aymé okumamışım ben, ismi tanıdık ama kendisini okumadığın yazarlar vardır ya, onlardan biri. yagmur yagdıran kedi'nin özetini okudum bir web sitesinde, büyükleri dışarda bırakıp çocuklara odaklanan üslubu hoşuma gitti, hatta epey de kötülüyordu büyükleri yaptıkları saçma şeyler yüzünden. idefiks'ten ısmarlamalı birkaç tane.

***

aslı,

biliyorum o filmi, yanlış hatirlamiyorsam "hanım"dı adı. ne hüzünlü filmdir... ben de o dedigin gruptanım (yıldız kenter'in oyunculuğunu abartili bulanlar) ama o filmde çok iyi gidiyordu. kadının bir de gıcık bir kızı vardı diye hatirliyorum, habire gelip evini sattırmaya çalışıyordu.

ya şu yoga işini merak ediyorum ben de, ama o kadar üşengecim ki bugünlerde.. pasif jimnastik var ya, pasif yoga da var mı ki ? :)

***

pelin,

filmdeki kedinin adı mı hanım'dı acaba? bilemedim.

evet haklısın, ofiste, evde, sokakta, kedi her yerde güzel pelinciğim.

yalnız sayfaya şöyle bir bakıyorum da fotoğraflar, yazı derken "mahallenin kedili kadını olma" yolunda hızla ilerliyorum. tez zamanda başka mevzularda da yazsam iyi olucak :)

***

müzi,

acayip bir sakinliği oluyor bazen bizim uzunbacak'ın, dışarı yağmura ya da içimizden birine öyle bir bakıyor ki, kedi diyil bu, başka bi şey diye düşündürtüyor.

asliberry dedi ki...

Kedinin adı Hanım'dı.

Bu arada ben de çok istiyordum Yoga yapmayı. Yıllardır internetten duruşlara bakar dururdum. Özenirdim. Pek de kolay görünürdü. Son 25 gündür 40 dakika pilates yapıyorum (Çok basit seviye) Yaman'a da basit çocuk yogası hareketleri yaptırıyordum. Hem enerjisini de harcar diye. Sonra Yaman'dan özendim, son 1,5 haftadır pilatesle ısındıktan sonra Yoga hareketleri denemeye başladım. Ancak hiç de göründüğü gibi kolay olmadığını anladım. Mutlaka ders almak, eğitmenle çalışmak lazım. Bu ara olmaz ama yaza bir kursa mutlaka gideceğim.

2 Hareket var. Kolaylıkla yapılabilecek hareketler. Vücudu esnetiyor ve iç organlara masaj yaparak daha iyi çalışmasını sağlıyor. Samimi bir ortamsa ofiste bile yapabilirsin. Ayakta yapılıyor. Ben sana hem Türkçe, hem İngilizce linklerini vereyim. Oralarda 8-10 defa yapın dediğine bakma, 2-3 kere yapsan kardır. (Bu arada kusura bakma, yorumda link vermeyi hala öğrenemedim, direkt yazıyorum)

1.Hareket

Türkçe sayfa:
http://www.yogaturk.com/asanalar/ardhakatichakrasana.htm

İngilizce Sayfa:
http://members.fortunecity.com/siteofamit/yoga/ardha_kati_chakrasana.htm

2.Hareket

Türkçe Sayfa
http://www.yogaturk.com/asanalar/dwikonasana.htm

İngilizce Sayfa
http://www.indolink.com/Health/Yoga/asana6.html

Sevgiler

neo dedi ki...

aslı,

çok teşekkürler linkler için. ilk fırsatta denemeye kararlıyım. yazın gittigim spor salonunda yoga dersleri de vardı aksamları, ama ben zaten yoruluyorum diye hic takılmadım, belki bi heves gelir ona da başlarım. bakalım...