bugünlerde...




-ilgisini çekmeyen bir konudan ısrarla ısrarla bahseden arkadaşını dinler gibi yapan,

-komik olduğunu hiç düşünmediği ama toplantıdaki başkalarının pek bir neşeyle güldükleri espriye yarım ağız sırıtan;

-yanlış anlaşmaları düzeltmek için yazdığı mesajların hiç iş yaramaması yüzünden yılgınlığa kapılan,

-yaptığı işi bir süredir manasız ve boş bulduğunu lakin bir önceki işine dönmeyi de hiç istemediğini düşünen, bu konuda ne yapacagını bilemeyen,

-bloga "neolitik hanım ömrünü tamamladı, belki bir süre sonra meolitik hanım olarak döner" diye bir cümle yazsam mı diye ciddi ciddi düşünen biri olarak dolanıyorum. ingeborg bachman'ın malina kitabında bir cümlesi vardı, "üzgünüm, bir süredir sizin bildiğiniz kişi olarak var olamıyorum" gibi bir şey diyordu. benzeri hisler içindeyim.

hadi diyorum bi gayret badem'i yaz, temizlik yapılırken nasıl kaçıştığını evin içinde, ya da okuduğun şu berbat romandan bahset (başka birini seviyorum-ömer özgüner) -ki hep olumlu şeyler yazmışlar, gasteci arkadaşı olunca yazar olmak ne güzel!, bugünlerde zırt pırt yapıp bayılarak içtiğin muskatlı balkabağı çorbasını yaz, yeni sezonları başlayan dizilerinden (mentalist, house, californication, canım ailem) bi şeyler yaz, en son izleyip beğendiğin aşkın 500 günü filminden alıntılar yap. olmuyor.

not1: yazıyı bitirip biraz idefiks'te dolanayım dedim aa bi baktım murat menteş'in yeni romanı çıkıyormuş. dublörün dilemması romanını pek severim, bu blogun ilk zamanlarında da bahsetmiş idim (halid sevmiyordu menteş'i, bi de flaubert'i, o kadar da sevmediği adamlardan bahsediyorum, bi ses vermiyor :) şimdi yeni romanını görünce keyfim yerine geldi, yok meolitik hanım felan, arada böyle mızıldanıp, yazmaya devam ederim ben ehehe

not2: metin bey siz murat menteş seviyordunuz diy mi?

not3: buyrun murat menteş'in yeni kitabı "korkma ben varım"

http://www.idefix.com/kitap/korkma-ben-varim-murat-mentes/tanim.asp?sid=XEM1LEUMUB0BLKF0BHG0

8 yorum:

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Sonbahar geldi.
Günler kısaldı.
Hava kapalı,
saatler geri alındı, akşam daha da erken oluyor.
Yani...
Yani, böyle işte!

Şu balkabağı çorbasından kardeşim yapmıştı, hafta sonnda içtim. Önce ne bu tatlı, beeh demiştim, sonra ben de pek beğendim.
Afiyet olsun.
:))

Adsız dedi ki...

Merhaba Neolitik Hanim,
Mentes'in ilk romanindan aklimda kalanlar: `Bunu okudum, bunu da okudum, siz bilmezsiniz sunu da okudum; bunu dinledim, sunu da dinledim, onu da dinledim ki icracisi bile dinlememistir. Bunlar yetmiyormus gibi bir de butun bu saydiklarimi yaparken ayni anda seksen yerden referans vermekle kalmiyor, hem ciklet cigneyip hem de merdiven cikabiliyorum, hem de bunlari amuda kalkarak yapiyorum. Roman mi? Bu hengamenin arasina onu da attirdim bir yerlere, aramaya inanirsaniz satirlarin arasinda bi roman var.` Ama siz sevdiginizden bahsetmissiniz, zevkinize guvenirim, bu yuzden bir defa daha okuyacagim, belki yazara karsi onyargim eserin kiymetini idrak edemememe sebep olmustur. Sevgiler.

Adsız dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
serpil dedi ki...

Sensiz olur mu hiç, sonra derim ki kendi kendime bu sabah birşey eksik yine :))
Kitap fuarı da var, diy mi?
Sakın kaybolma bir yere :))

metin dedi ki...

Sevgili Neolitik Hanım,

Murat Menteş filan umrumda değil, sakın bir yere kaybolmayın. Valla çok fena küserim, ona göre. Şunun şurasında kaç kişiyiz ki allahaşkına zaten?

Bu duygular bende hep var neredeyse, ama bakın sıvışıp gidemedim temelli işte bir türlü... Siz de getirmeyin aklınıza öyle muzır şeyler, reca ederim!

Hatta ben ciddi ciddi Utopos'u filan da tekrar hayata döndürmeye, bunun için de bir zamanlar Soğuk Yemek'te düzenlediğim sipariş-yazı kampanyasının bir benzerini bu kez Utopos bağlamında gerçekleştirmeyi bile düşünüyorum. Kaçamazsınız, kaçmak yok, yola devam!

Halid'e gelince, 1 no.lu Richard Kimble'dır o.

endiseliperi dedi ki...

canım neolitik'ciğim,
sen ne yazsan, ne yazzzzsannnn, okurum. keşke şimdi burada, yanımda olsaydın. mutfaktayım, yağmur yağıyor, ıhlamur yapmıştım ya, yeni çay demliyorum. brownie var dünden kalma, ama buzluktan simit çıkardım. açık radyo dinler, ben rusça çalışırken, sen de sedire uzanır, murat menteş'i okurdun. beğendiğin yerleri, bak, dinle diyerek sesli sesli okurdun. bunu çok isterdim. yeni saç rengin hakkında konuşurduk. belki eski siyah beyaz japon filmlerinden de izlerdik.

gel istersen. gelemezsen eğer, hep orada ol.

çok, çok sevgiler.

kecilerin cobani dedi ki...

Neo? Ne o?
O şu ve bu çok bildik hallerim benim fakat şu balkabağı çorbasını çok ve çok merak ediyorum.
ben bi de sabahları deniz'i serbise bindirdikten sonra giyinirken mentalist'i izliyorum. o adamın halleri hoşuma gidiyor.
napim..

neo dedi ki...

ekmekçi kız,

havanın erkenden kararmasına bozuluyorum dogru diyosun, spora basladım tekrar, iş çıkışı gitmek iyice zor geliyor. tom robbins'in yeni kitabını okuyorum, çok matrak yine. orda bi kadın var, mevsimlerin değişmesini, günlerin kısalmasını falan acayip bir neşeyle karşılıyor, ben de yapabilsem keşke.

çorbanın tatlılığını biraz muskat katarak dengeliyorum, hafif baharatlı bir tadı oluyor, nefiss! :)

...

merhaba passive apathetic,

"zevkinize güvenirim" demişsiniz ya, ben böyle hafiften gerildim bunu duyunca :) kitap, film önermek riskli bi sey, sevdiğim şeyleri önerirken, "ya begenilmezse, bu da kitap mı, peh" denirse diye endişeleniyorum. gece yatarken de düşündüm, galiba benim sevdiğim kitaplar için edebiyatla mizah/kara mizah/ironi başabaş gidiyor. yani eğer mizah yönü güçlüyse ben onun edebi olarak çok da tartmadan seviveriyorum. menteş'in romanı da öyle oldu sanırım. son dönemde -aslından eskiden beri de denebilir- severek okuduğum yazarlara bi bakınca (douglas adams, emrah serbes, david lodge, sezgin kaymaz, abdülhak şinasi, tom robbins, salinger) "neolitik'e mizah olsun da ne olursa olsun" cümlesi kolayca kurulabilir. ha tabi bu saydıklarım edebi olarak kıymetli değiller mi öyleler. uzatmayayım, menteş'i sevdim lakin bir romanından yola çıkarak iyi edebiyattır diyebiliyor muyum, henüz diyil (yahu nasıl kıvırıyorum bazen :) ben şu yeni kitabını da okuyayım bir...

Sevgiler


...

serpil,

düşünüyorum da mızıldanmak iyi oluyor bazen, böyle güzel şeyler duyuyorum ve de alice'in sırıtan kedisininki gibi bir ifade gelip yerleşiyor yüzüme :)

...

sevgili metin bey,

kaybolmak iddialı olur zaten, ben kim kaybolmak kim :) minik bir ara versem mi diye geçiyor bazen aklımdan, hani şu geyik köşe yazarları yapar ya, "yeni yerler görüp yepyeni konularla döneceğim, bana biraz müsaade canlarım" diyerekten. ama yok onu da yapamayacağım, serpil de demiş kitap fuarı başlıyor, tom robbins'in yeni kitabı var. gitmem ben bi yere, içiniz rahat olsun.

...

canım periciğim,

ne güzel yazmışsın yine (sana şu cümleyle başlamayan bir şey yazılamıyor hiç :) anlattığın o sıcacık manzara çok iyi geldi, zaten çok sıkıldığım anlarda kurduğum bir hayaldir bu: bir kitapla, sıcak bir odada, sedire kıvrılmak. hele senin yanında yapmak bunu, şahane olurdu!

gelirim belki, gelemesem de hep burda olurum. söz.

benden de çok sevgiler.

...

keçilerin çobanı,

balkabagı çorbası tarifini portakal ağacı'ndan alıp, biraz değiştirerek yapıyorum. o tarifte muskat yok, pişmesine yakın biraz muskat ekliyorum. bi de yerken birazcık süzme yoğurt katıyorum içine, krema efekti veriyor ama bir yandan da daha hafif oluyor :)

tarifin linki: http://www.portakalagaci.com/oburcuk/2003/12/patatesli_balka.html

mentalist'teki adama hastayım ben :) çok tatlı gülüyor bi kere ve de hep o yelekli-takım elbiseli halleri, o ofisteki kanapede uyuması. pek hoş :)